Liseden Üniversiteye 3 ~ mert







Liseden Üniversiteye 3



~~~ mert ~~~



Celâl'le beraber olduktan sonra belki bir şeyler değişir diye umut etmiştim ama en ufak bir değişiklik bile yok. Sadece artık, geceleri benim yatağıma gelip beni beceriyor ve uyumak için kendi yatağına dönüyor. Oysa ben onunla sevişmek sonra da ona sarılıp uyumak istiyorum. 

Bir gün beni yaptıktan sonra, çok iyiydin, dedi. Bundan cesaret alıp, ben de senden bir şey rica edebilir miyim, bu gece beraber uyuyabilir miyiz, dedim. Suratıma ters ters baktı ve cevap bile vermeden banyoya gitti.

≈≈≈

Sınıftan Emel dışında onun bazı arkadaşlarıyla da samimi oldum. Haluk Emel'in bir süre çıktığı sonra da ayrıldığı bir çocuk. Benim tipim değil ama ortalama zevke göre herhalde okulun en yakışıklısı. Ama bütün 'en' ler gibi biraz cins biri. Murat ne tesadüftür ki gay. İlginç olan ise, bunu saklamıyor. Ve tabi Haluk'a yazıyor. İki gay bir hetero erkek ve bir kızdan oluşan ufak bir guruptuk. 

Emel'le Haluk ayrıldıktan sonra da arkadaş kaldılar. Bunun sebebi sanırım Emel Haluk'a aşık hâlâ. Ama aralarında ne geçtiyse birden ayrıldılar. Emel Haluk'u okuduğu liseden bir tanıdık bulup araştırmış ve bana da anlattı. 

Haluk göründüğü gibi biri değilmiş. Devamlı birileriyle çıkar ama sonra ayrılırmış. Esas garip olanı bunu Murat'la bile yaşadığını anlattı Emel. Ama ayrıntı vermedi. Kimse de bu konuda bir şey bilmiyor. Baya bi meraklanmıştım. Bir gün Murat'la kantinde yalnız kalınca biraz sıkıştırdım, Haluk için,

" Tam bir hayvan ve sapık"

" Sana bir şey mi yaptı"

" Yaptı ama biliyorsun ben zaten gayim bir şey yapması için gitmiştim evine"

" Sorun ne o zaman anlamıyorum, dövdü filan mı seni"

Kendi deneyimlerim aklıma geliyordu. 

" Dövmekten beter ediyor, aşağılıyor"

 " Baştan anlamadın mı bunu"

" Nerden anlayacağım" 

" O zaman anlat çok meraklandım"

" Dur sana anlatayım madem merak ettin, hem senin de başına bir şey gelmesin bari"

Derken imalı imalı bana baktı, hiç üstüme alınmadım. 

" Ama benim de bir şartım var, sen de benim sorduğum soruya doğru cevap vericeksin" 

Ne sorucağı belliydi tabi. Olur anlamında başımı salladım.

" Sen gay misin?" 

" Aramızda kalıcağını zannederek söylüyorum, gay miyim bilmem ama erkeklerden hoşlanıyorum, ancak çok sınırlı sayıda erkek bana çekici geliyor, seçicilikten öte bir şey bu"

" Sana asılmamam için her türlü tedbiri alıyorsun" 

İkimiz de güldük, ama onu kırmak istemezdim, bozulmasın diye şunu da ekledim, 

" Senden cinsel anlamda ilgilenmememin nedenini biliyorsun tabii"

 " Neymiş o"

" Çünkü ben pasifim ve muhtemelen sen de pasifsin dolayısıyla cinsel yönden seni çekici bulmuyorum"

" Ne biliyorsun pasif olduğumu"

Deyince ne cevap vericeğimi şaşırdım. Konuyu değiştirmem gerek sanırım. Aslında güzel tipi olan pasifler de hoşuma gider sevişmek için. Ama bunu Murat'a söyleyemem. Kırılabilir tipini beğenmediğim için. Yakışıklı biri ama tişörtünden fışkıran kıllar filan, ben de iyk yani, hiç sevmem. 

" Neyse ne hadi anlat"

≈≈≈

Bu anlatıcaklarımı kimseye söyleme, dedi ve başladı anlatmaya. Haluk bunu evine davet etmiş. Sonra porno filan izlemişler ve seks yapmışlar. Ancak seks sırasında hem çok kötü davranmış, aşağılamış ve orasına burasına vurmuş çok ağır küfürler etmiş. Bunlardan daha önemlisi ise, seksten sonra söylediği cümle. 

" Şimdi siktir git, bir siktiğimi bi daha sikmem tekrar bekleme sakın, dedi. O anda, bütün olan bitenin bu cümleyi söylemek için gerçekleştiğini hissettim, mutluydu çünkü bunu söylerken zafer kazanmış gibiydi"

 " Emel'e de aynısını mı yapmış"

" Çok sordum hatta bana yaptıklarını anlattım, belki açılır bana güvenir diye. Ama ağlamaktan başka bir şey yapmıyor, bu konu açılınca. Ben de bir daha açmadım"

Dedi Murat. Neyse en azından Haluk beni de çağırırsa gitmemek gerektiğini öğrenmiştim. Celâl'le gerçek bir ilişki yaşadıktan sonra eskisinden daha dikkatli inceler olmuştum erkekleri. Haluk hakikaten de okulun en yakışıklı tipi sayılır. Ama benim tipim değil. Ben zayıf uzun boylu erkekleri beğeniyorum.

≈≈≈

Celâl beni becermeye başladıktan bir 15 gün sonra filân eski kız arkadaşı Filiz'le barıştı. Sanırım beni becerdikten sonra kendine güveni geldi. Sekse de başlamışlardı her halde. Çünkü artık yurtta pek kalmıyor. Geldiğinde ise benim yatağa pek uğramıyor. 

Yurtta kaldığı bir gün meraktan çatlamaktansa sormaya karar verdim. 

" Filiz'le gördüm geçen gün seni barıştınız mı"

" Evet sakıncası mı var"

" Ya neden benimle insanmışım gibi konuşamıyorsun hep ters cevap veriyorsun, sonuçta o kadar şey yaşadık bu kadarcık şeyi bilme hakkım yok mu"

Ben yatağa uzanmıştım o masada bilgisayardaydı. Birden kalktı yanıma geldi ve boğazıma yapıştı.

" Ulan göt ne yaşamışız seninle sana baştan ibne olmadığımı söylemedim mi ben!!!"

Hayvan gibi bağırdı. Yan odadakiler duymamıştır umarım. Nefes alamıyorum çırpındım ama gözü dönmüş. Sonunda ben çırpınmayı bırakınca elinde kalıcağımdan korktu her halde bıraktı beni. Suratıma okkalı bir de tokat atıp çıktı gitti odadan.

Yataktan zor kalktım. Banyoya gittim yüzümü yıkamak için. Suratım kıpkırmızıydı nefessizlikten. Sol yanağımda ve boğazımda da parmak izleri çıkmıştı. Acizliğimden utanç duydum. 

Kız arkadaşıyla da barıştığına göre artık onunla ilişkimi koparmayı düşündüm. Gerçi zaten bir ilişkimiz olduğunu veya olabileceğini sadece ben düşünüyorum. O ise, beni sadece bir ibne olarak görüyor ve zevkini gideriyor, o da becerecek bir kız bulamadığında sadece. 

Aynaya bakarken farkında olmadan ağlamaya başladığımı yanaklarımdan süzülen gözyaşlarımı farkedince anladım. O an aslında yanlış yapanın ben olduğumu anladım. Erkek erkeğe ilişkide bırak aşkı duygusallık bile pek mümkün görünmüyor. Olsa bu kadar yıl en azından bunu sezinlerdim. 

Hep ben birilerine uzaktan aşık oldum durdum. Celâl ile aynı odaya düşmemizi bir işaret saydım ve ilk defa cesaret edip açıldım. Hiç bir kabahatim olmadığı halde dayak yedim. Bundan sonra daha gerçekçi olmaya ve duygusal ilişki yaşayamayacağım kişilere aşık olmamaya çalışmalıydım tabii başarabilirsem, en azından denemeliyim.

≈≈≈

Celâl'le seks yapmaya başlayınca bunun gerçekten bir ihtiyaç olduğunu anladım. Ama tam bu zevki tatmışken Celâl artık benle değil Filiz'le yapıyordu bu işi. Ben de kendime yeni birini bulmaya karar verdim. 

Okulun spor yapılan alanlarında dolaşmaya ve tipi hoşuma giden erkeklere bakmaya başladım. Aslında sporcu takıntım yoktur. Çünkü kaslı erkeklerden hoşlanmam. Ama erkeklerin topluca bulunduğu yerler oralar. En sonunda yüzme salonunun en beğendiğim yer olduğunu karar verdim. 

Yüzme takımının antrenman saatlerini ezberledim gide gele. Takımda bir çocuk var bir afet. Tam hoşuma gittiği gibi abartılı erkeksi bir vücudu yok ama her şey orantılı, zayıf ama güçlü kuvvetli biri olduğu da belli. Suratı ise, mübarek masumiyet abidesi. Saçları uzun ve düz kalın telli. 

Aman allahım yine vuruldum. Hele gülümseyince dudaklarının aldığı kendine özgü değişik şekil ve iki kenarındaki gamzemsi çizgiler büyülendim tam anlamıyla. Ama antrenman boyunca ondan gözümü ayırmadığım halde bir kere bile ne bana ne de tribünlere bile bakmıyor. 

O kadar hoşuma gidiyor ki onu seyretmek nerdeyse bu bile yetiyor bana. Bu arada atlamam gereken ayrıntı mayosunun önündeki kabarıklık ayrıca ilgimi çekiyor. Takımın en irisi olduğuna eminim.

Ben antrenmanları devamlı izlemeye başladım ama vurulduğum çocuğun sadece adını öğrenebildim: Mert. Onun dışında orada bulunan ve benimle ilgilenmesini en son isteyeceğim kişi olan takımı çalıştıran hocanın dikkatini çektim ne yazık ki. 

Ben Mert'i kesiyordum hocaysa beni. Adam 30'lu yaşlarda kaslı iri yari hafif göbekli tam kıl olduğum erkek tipi. Önündeki irilik devasa ötesi ve nerdeyse sergiliyor bunu. Bir gün bana bakıp önünü düzeltti. Kızardım bozardım sanırım hoşuna gitti. Bir kere bile ona bakmadım ve gözümü Mert'ten ayırmadım. 


≈≈≈

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler