Liseden Üniversiteye 4 ~ gerçekler








Liseden Üniversiteye 4



~~~gerçekler ~~~



O gün yüzme takımını daha doğrusu Mert'i izlerken yüzme hocası da beni kesmeye devam etti. Ben utandım ve bana doğru geldiğini görünce hızla uzaklaştım oradan. Mert'le tanışmanın başka bir yolunu bulmalıydım sanırım. Yoksa bu hoca bana kafayı takacağa benziyor. 

Oysa burda Mert'i izlerken çok güzel zaman geçiriyordum, neyse artık. Acilen Mert'in face adresini bulmaya karar verdim. Emel'in çevresi giderek genişliyordu okulda, benim gibi asosyal değil. Ondan yardım alabilirim bu konuda. Son zamanlarda çok samimi olmuştuk zaten. Ben ona Celâl'e aşık olduğumu bile anlatmıştım. Ama ilişkiden şimdilik bahsetmemiştim. Zaten ilişki filân da kalmadı ya. Bir haftadır odaya uğramadı Celâl.

≈≈≈

Akşamları odada yalnızlığın keyfini çıkarıyorum. Rahatça ders çalışıyorum. Sonra da filmlere dalıyorum. Bu arada odada yalnız kaldığımı duyan Murat'ın, beraber ders çalışalım mı tekliflerine - tabii esas amacı benle olmaktı, bunu da belli ediyordu - binbir yalan uyduruyorum, o yılmıyor.

Bana asılamasa aslında onunla aynı odada kalmak zevkli olabilirdi. İki gay aynı odada, dedikodu yapar kendimize sevgili arardık. Ama Murat farklı bi tip tüm erkeklere yazıyor, nası iş anlamadım. Çocukta hiç bir seçicilik yok. Bu onu oldukça itici yapıyor benim gözümde, ama neyse bu benim işim değil tabi. Zaten öyle olmasa bile, benim tipim hiç değil.

Artık birinci yarı yılın sonlarına doğru yaklaşıyoruz. Derslerim oldukça iyi. Okulun en zor fakültesinde - hukuk - okumama rağmen şimdiden notlarım ilk 3 arasında. Dekan beni çağırdı ve tebrik etti. 

Bursu sonuna kadar hakettiğimi söyleyip, bir ihtiyacım olduğunda direk kendisini görebileceğimi söylediğinde oldukça gururlandım. Eh aşkta kaybeden derslerde kazanır diye düşündüm :) . 

Bu arada Mert'in facesini Emel sayesinde öğrendim. Ben facemi bir yıl önce filan kapamıştım. Nedeni lisedeyken durmadan erkeklerden taciz alay vb. mesajları almaya başlamamdı. Beğendiğim bir erkek atsa hadi neyse :) 

Burası şaka tabi, çünkü lisede böyle bir ilişki yaşanabileceğine hiç inanmamıştım bana korkutucu geliyordu. Bir zaman sonra, ergen hiç bir erkek bunu arkadaşlarına anlatmadan duramaz diye düşünüyordum. Ondan sonra bütün okul öğrenir. Ordan ailen. Bu korkutucuydu benim için. 


Belki saçma ama duygularım böyleydi o zaman. Şimdi belki daha cesurum üniversitede, ama bakalım başıma yeni işler açılmaz umarım. İlk denemem oldukça zevkli, aşk - en azından benim açımdan - dolu, ama başarısızlık ve aşağılanmayla geçti. Ve sanırım bitti bile.


Hemen fake bi face hazırlayıp Mert'e arkadaslık isteği gönderdim. Kabul etti neyse. Kız adıyla açtığım için sanırım :). Mecburdum yoksa böyle yalanlar sevmem, onunla kafa bulacak değilim. Sadece istihbarat amaçlı :) . 

Ülke menfaatleri için böyle yalanlar söylenir, unutmayın :) . Neyse Mert'in facesinden hemen herşeyi öğrendim. O da bu yıl başlamış okula. İşletme okuyor. İstanbul'un - yani bulunduğumuz yer - tanınmış bir özel okulundan mezun. 

Facesinde yüzlerce güzel kızla fotosu vardı. Su katılmamış bi heteroydu yani, bunu biliyordum zaten üzülmedim merak etmeyin. Ama şu da ilginç tabii, umut belki ama ilişki durumu yoktu en azından. Böylesine harika bir erkeğin devamlı bir ilişkisi yoksa bir ışık vardır diye düşündüm, yanlış mıyım :) .

≈≈≈

Birinci yarı yıl finallerine hazırlanırken, odadan derse ordan kütüphaneye koşturuyordum. Derslerle ilgili hocaların vermediği kaynakları bile araştırmaya çalışıyordum kütüphanede, zaman elverdiği kadar. 

Bu da hedeflediğim sınıf birinciliği için yaptığım şey. Beni hırslı sanmayın ama, elimdeki tek kazanma şansım olan oyun bu. Bunu da oynamama kızmazsınız umarım. Onun dışında ben hayatın oyuncağıyım, ne yazık ki. 

Böylece koştururken okulda Celâl'e rastladım. Sadece baktım, selam vermezse ben de vermeyecektim. Sonuçta, bana her istediğini yapıp, bi açıklama bile yapmadan giden birine selam vermek istemiyorum. O verirse alırdım tabi ;) sonuçta hâlâ - ne yazık - aşığım ona. 

Geldi yanıma, selam naaber, dedi. Off ya bütün yelkenler indi ben de tabi. İyiyim sen nasılsın - buraya kadar iyi de - özledim seni (bu ne ya insanda biraz gurur olur) deyiverdim. Ağzımdan çıkınca pişman da olsam elimde değildi ona karşı güçsüzdüm. 

Başını öne eğdi, onda alışık olmadığım bir pişmanlık mı desem, üzgünlük mü desem, insanlık mı desem, bi değişik havalar seziyorum. Kusura bakma bi açıklama yapmadan çıkıp gittim, dedi. Aman allahım, bu neydi ya da ne oluyordu. Celâl bana, kusura bakma !!! dedi. Meraktan geberebilirim. Ama umutlanmamalıyım sanırım, içgüdülerim bunun pek hayra alâmet olmadığını söylüyor.

Sustum sadece. Bu ani gelişme beni korkuttu çünkü. Biraz konuşalım mı, dedi. Ben içimden, hemen odaya çıkalım boşver konuşmayı, derken :) benim cevabımı beklemeden kolumdan tutup kantine yöneltti. 

Bi şey demedim tabi, Celâl karar vermiş nasıl olsa bana söz söylemek düşmez. Boş masaların olduğu bir yere oturduk. Bir şey alayım mı, dedim. Bunu niye yapıyordum, bilmem. Onun sorması gerekirdi oysa. İstemez, dedi. Belki ben istiyorum. Neyse iç sesimi kapadım. Neler diyeceğini bekliyorum. 

≈≈≈

Bak Can sana herşeyi baştan anlatacağım ve dürüstçe, dedi. Peki, diyebildim heceleyerek zorla, korkum artmıştı. 

Başladı anlatmaya;

" Ben üç yıl önce başladım okula biliyorsun ve bursum da yok. Ama ilk yıldan sonra babam iflâs etti ve beni artık vakıf üniversitesinde okutamayacaktı. Bense buraya yurda ve basket takımına çok alışmıştım. Ama yapacak bir şey yoktu. Okuldan kaydımı alıp bir devlet okuluna geçiş yapmayı düşünüyordum. Sonra takımın kaptanı Hilmi (bu onun okulda sevgilisi Filiz dışında daha önce bahsettiğim tek arkadaşıydı) bana gelip bir teklifte bulundu"

Meraktan çatlamak üzereydim lafın nereye gideceği konusunda. Ama sustum tabi.

" Hilmi, bana babasının okulun mütevellisinde olduğunu ve ekonomik durumlarının da iyi olduğunu yardımcı olabileceğini söyledi. Ben önce sevindim tabi. Ama sonra bu iyiliğin karşılıksız olmayacağını, benimle birlikte olmak istediğini söyledi. Yani anlıyacağın direk söylersem, beni becermek istiyordu hayvan. Kabul etmedim tabi. Sonra parayı yatırdı bu. Hem yurdun hem okulunkini. Bu sefer takımda durmadan tacize başladı. biliyorsun 1.95 boyunda ve 105 kilo ayı gibi. Kaçtım hep Hilmi'den" 

Ben şaşkınlıktan ölecektim ama nefessiz dinliyordum Celâl'i sadece. Sonra sustu. Utanıyordu anlatıcaklarından sanırım. Sonra ne oldu, dedim ben, dayanamadım. 

" Bu sefer kız arkadaşım Filiz'i istemeye başladı. 2. sınıfta 2. yarıyıl kayıt paraları yatarken. Eğer hiç bir isteğini karşılamazsam yardım edemeyeceğini nazikçe söyledi. Ben okula ve lükse iyice alışmıştım Çünkü okul ücretleri dışında bana ayrıca ihtiyaçlarım için de para veriyordu. İyice kendisine bağlamıştı yani. Birgün tekrar geldi ve, bak sen de yakışıklılık ve güzellik var bende de para, bunu birleştirelim. Parayı yatırmamı istiyorsan, Filiz'i yapmam için gerekeni yap, dedi. Uzatmayayım, ben de Filiz'e açtım konuyu. Önce çok kızdı. Ben de hiç ısrar etmedim tabi. Sonra da benden ayrılacağını söyledi. Bir şey demeden ayrıldım ondan. Ama okuldan ayrılmamam ve bu vicdan azabıyla yaşamam için sanırım, benden habersiz Hilmiyle yatmış" 

Ağzım açık dinliyordum. Biraz düşünüp, devam etti anlatmaya;

" Üzgünüm ama burdan sonra da sen devreye girdin, küçüğüm. 2. sınıfı da kurtarmıştım. Filiz benle görüşmüyordu, haklıydı da. 3. sınıfın kayıtları yapılırken ve tabi esas önemlisi ücretler yatırılırken, tekrar geldi ve bu yılın ücreti için yeni bir isteği olduğunu söyledi Hilmi. Seni kayıt yaptırırken görmüş ve beğenmiş. Bana seni benim odama verdireceğini ve seni ona bir şekilde ayarlamamı istedi. İşin doğrusu önce ciddiye almadım ve gerçekleştirilebilir bulmadım bu isteğini ve olur, dedim. Fakat seni görünce, oldukça tatlıydın, yani onun gibi biri - beni bile istediğine göre seni haydi haydi istemesi mümkündü - seni isteyebilirdi, belki sen de onu ..."

Ben de onu mu? O ayıyı mı, dedim birden kantinde bağırarak! Korkudan ve sinirden ellerim titremeye başladı. Hemen görmesin diye, ellerimi masanın altına aldım. Ama kanım çekildi, başım dönüyor. Masanın üzerine yığılmışım sanırım. 

≈≈≈

Gözlerimi kolonya kokusuyla açtığımda yurt odasındaydık Celâl'le. Beni buraya taşımış sanırım. Ona vurmaya çalıştım ama kollarım kalkmıyordu. Beni durdurmak için sarıldı ve öptü - hem de dudağımdan - :) bir anda çekilen kanım yerine geldi suratım yanmaya başladı... Off benim vücudumda bi saniyelik öpücükle ne değişiklikler yapabiliyor. Ben de ona sarıldım. Ve tabii ağlamaya başladım, neye mi halime ...

Epey bir ağladıktan sonra onu tekrar öpmek için uzandım, kaçmadı, uzun uzun öptüm altınımı, benim için gerçekten de bu. Saçlarının ve teninin rengiyle, yumuşak sert vücuduyla filan işte, neyse ne altın gibi biri, dudaklarının bal tadını alınca hele ... 

"Yani benim orospuluk yapmamı istiyorsun ha Celâl" 

O da ağlamaya başladı, o ağlayınca ben de, salya sümük sarılırken, çok adi olduğumu biliyorum, dedi, kısık bir sesle. Oynuyor mu gerçek miydi bilmiyorum. Herhalde pek umurumda da değil. Tekrar kuvvetlice sarılıp öpmeye başladı, öyle bir sıkıyordu ki sarılırken, kendine mi kızıyor bana mı bilmem ama acısı benden çıkıyor, o kesin. 

Birden soyunmaya başladı, bana da soyun dedi, her zamanki gibi dediğini ikiletmedim :) geberiyorum, onun beni öperek becermesi için :) . Bu ilk olucaktı. Benim ilkim bu olsun, öncekiler sayılmasın. 

Ama sanırım bu ilk belki de bir son, beni bir orospu gibi satmak istiyor resmen. Bu düşüncelerimi silmem için, o enfes aletini ben yatarken tepeme çıkıp, ağzıma vermesi yetti. Hırsla gidip geldi, elimle biraz yavaş olması için vücudunu itmeye çalıştım. 

Neyse ki anladı. Tekrar öpmeye başladı beni, ben de tekrar bulutların üstündeyim. Ve ince ayak bileklerimi güçlü elleriyle kaldırdığında savunmasız onundum, iki eli de doluyken kılıç gibi girdi içime, sanki bıçak yarası gibi acıdı, anladı ve tekrar öpüşmeye başlayınca ne acı kaldı ne bir şey. ... 

Sadece rüya bundan sonrası... Yaklaşık yarım saat içimdeydi aşkım. Oynadı durdu benimle istediği gibi. Suratındaki mutluluk bana cenneti yaşattı adeta, çünkü ben sebep oluyordum buna. Sonunda ben ilk defa hiç kendimi ellemeden fışkırırken o benim ağzımın içindeydi. Onunkileri içime yutarken ben dışarı...



≈≈≈

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler