Pasajda 4
Pasajda 4
İlk defa bu kadar konforlu bir ortamda rahat rahat ve zaman sınırlaması olmadan, göt deliğimde Ahmet abinin kirpi gibi sakalları, dili ve kalın parmakları oynaşırken… Ben de merakla oyuncağımla oynuyordum.
Ne yazık ki deep throat oldukça zor bir işmiş. Yüzüm gözüm gözyaşları ve salya sümük içinde kalmıştı ama bu kadar büyük bir yarak başını boğazımı sokmayı becerememiştim. Ancak, Ahmet abi götüme üçüncü parmağını da sokmayı başardı. Krem olmadan sadece tükürükle üstelik. Haliyle bu durum canımı yakıyor.
Kalktım yarağın başından. Ahmet abi suratımın halini görünce gülmeye başladı. Beni göğsüne çekip yüzümün her yerini yalayıp yuttu. Yüzüm çizik içinde kalacak evdekilere ne diyeceğim diye korktuğumdan,
“Yapma abi acıyor” deyip bacağımı atıp koca göbeğine çıktım oturdum.
Herif o kadar iri ki, sanki ata binmişim gibi bacaklarım ayrıldı. Götümü kıllarına sürte sürte aşağı doğru kaydım. Baldırlarına kadar geldim. Sikini tam bacak aramdan çıkarttım. İncecik parlak bacaklarımın arasından fırlayan devasa kara yılanı, sanki benimmiş gibi düşünüp çektirmeye başladım.
Off böyle süper bir aletim olmasını ne çok isterdim… Ama gerçekler acıdır. Onun yarağının dibinde benim parmak kadar miniğim öylece kendi halinde, pamuk gibi duruyor işte.
Biraz yükseldim, başlarını aynı seviyeye getirip birbirlerine sürttürerek çektirdim. Belki benimkine de biraz büyüme ruhu aşılardı:) Hoşuna gitti miniğimin, dikeldi, ucu da ıslandı. Ahmet abi sakince yatmış gülümseyerek benim yaptıklarımı izliyor ve işime karışmıyordu. Sıkılmasın diye,
“Oturayım mı üstüne abi” dedim.
“Burası senin evin, yarak da kocanın… Ne istiyorsan yapabilirsin karıcım.”
“Krem var mı?”
“Krem sevmem zevki azaltıyor, tükürükle idare et.”
Anlaşılan yarın yine popomun üstüne oturamayacağım. Neyse ki yarın pazar. Okuldakiler bir şeyler anlar diye öyle korkuyorum ki…
Eğilip ağzımla başını iyicene tükürükledim. Elime de tükürüp zaten vıcık vıcık olan deliğime bulaştırdım. Kalçası çok geniş olduğundan dizlerim yataktayken oturamıyorum üstüne:) Ayaklarımın üstünde durup çömeldim. Tutup başını deliğime dayadım. Biraz oynaştırınca, başı gerildi sanki demir gibi oldu. Kalçamı çeviriyorum, başı deliğimi iyice kaplıyor. Çok güzel yaa…
Yavaş yavaş kocabaşı almaya çalışıyorum, çok kalın lann, canım yanıyor… Sikleri yiye yiye tam nerede olduğunu öğrendiğim bilezik gibi yere başı oturdu iyice. Orayı geçmek en zoru… Sadist herif kalçasını birden bir kaldırdı, bilezikten haşırt diye geçti kocabaş… Beynimde şimşek çaktı, az dursa yavaşça alıcaktım. Amına koyım Ahmet abi ya…
Kalkıp belime sarıldı. Bastırıp, kucağına oturttu iyicene. Kol gibi yarak da, dibine kadar oturdu içime. İkinci defa beynimde deprem oldu. Bu defa acıdan dolayı, gözlerimden yaşlar akıyordu. Kalkmaya çalışıyorum, sımsıkı sarılmış bırakmıyor, kaçmayayım diye. Belini oynatmaya başlayınca acı içinde kaldım.
“Kocacım n’olur kıpırdama az, alışıyım” yalvarır gibi konuştum.
“Orospu çocuğu. Yarağı yiyince dibine kadar, kocacım dersin böyle işte.” dedi yavşakca sırıtarak.
Yine anneme küfür etti. Çok sinir oldum. Ama kol gibi alet içindeyken götün yiyorsa bir şey de bakalım. Yalakalık olsun, biraz da sempatiklik olsun diye, dudağına yapışıp dilimi verdim ağzına… Koparır gibi emmeye başladı. Bu herife deplasmana gelmemek lazım, evinde çok saldırgan…
Bu hayvan evli mi acaba diye merak ettim. Her gece bir ayıyla yatağa girmek… Bekleyince haraketsiz, biraz yumuşadı siki, popom da alıştı kalınlığa. Dilimi kurtarmak için boynuna gömdüm suratımı.
“Alıştın mı karıcım kocanın yarağına.”
“Hı hı.” diyebildim sadece.
Dizlerinin üstüne kalkıp, sırtüstü yatırdı beni içimden çıkmadan. Üstüme yatınca çıkmasın aleti diye kaldırdım bacaklarımı iyice. Bütün ağırlığı ile üstüme çökünce, nefes alamıyordum. Kemiklerim birbire geçti.
“Abi eziliyorum!” dedim ciyaklayarak. Artık sesimi kontrol edemiyordum. Karıya çevirdi herif beni.
“Yine mi abi lan!!!” diye hönkürdü ayı.
“Özür dilerim kocacım, acıdan şaşırdım” dedim paslı bir sesle.
Dirseklerinin üzerinde kaldırdı göğsünü biraz ama göbeği ile eziyordu beni hala. Neyse en azında nefes alabiliyordum artık. Oynatmaya başladı kalçasını. İçime girip çıkıyor piston gibi. İyice alışan götüm zevklenmeye başladı. Karnıma kadar uzanan yarak o tatlı yere değdikçe beynimde bu defa zevk çanları çalmaya başladı. Sarılabildiğim kadar kollarımla ve bacaklarımla sarılmaya çalışıyorum şimdi ona, koala gibi:)
“Tam bir erkeksin kocacım, çok güçlüsün” dedim, bu defa da tam bir sürtük gibi çıktı sesim sanırım. İnanın, bu sözler hiç düşünmeden ağzımdan dökülüvermişti. Çünkü, içimi böyle doldurması eze eze, çıldırıcı bir zevk vermeye başlamıştı.
“Hadi başlayalım artık, o zaman.”
Başlamadık mı hala? Ben biter diye bekliyordum:) Kollarının üstüne kalktı bu defa. Ayak bileklerimi tutup bacaklarımı yukarı kaldırdı. Popoma sert bir tokat çaktı. Götüm önünde, küçük bir karpuz gibi, emrine amadeydi. Gidip gelmeye başladı. Ve giderek hızlanıyordu.
Sonra, yavaşça çıkarıp sikini ucuna kadar, çivi çakar gibi içime basmaya başladı ki, benim başım dönüyordu artık. Vurdukça, istemsiz inliyorum, ahlıyorum, ohluyorum bazen de çığlık atasım geliyor. Ben artık rüyada gibiydim. Kafamı kaldırıp baktım, pipim iyice küçülmüş, bir o yana bir bu yana serbestçe sallanıyordu. Baktığımı görünce Ahmet abi iyice ıslanmış pipimi iki parmağının arasına alıp okşamaya başladı. Bu çok hoşuma gitti. Koca daşakları da demirdendi sanki, popomu dövüyordu…
Pipimdeki elini ittim, çünkü gelicektim nerdeyse… O devam etti çakmaya hiç durmadan. Ne kadar zaman geçti farkında değildim ama son pozisyonda en az 20 dakikadır sikiyordu beni. Bu adam insan değil makina gibi sanki:) Çıktı içimden,
“Domal bakalım, köpek ol” dedi.
Sesi vahşi hayvan gibiydi. Domaldım, yine popoma bir iki tane etkili şaplak çaktı. Sonra, enseme bastırıp suratımı yatağa gömdü iyice. Götüm havada, ayaklarının üzerinde tepeme çıkıp geçirdi ve bazen hızlı bazen yavaş ama döver gibi girip çıkmaya devam etti.
Yine en az 10 dakika böyle siktikten sonra, içimden çıkmadan yan yatırıp arkama geçti ve öyle devam etti icraatına. Ben artık çıkardığım seslere filan hakim olamıyordum. Bacaklarım titremeye başlamıştı, zevkten mi acıdan mı yoksa bir kokteyl mi, bilmiyorum.
Sanırım artık bitirmesi gerektiğini anladı. Yoksa elinde kalıcaktım. Elini önüme uzatıp, tekrar iki parmağıyla sırılsıklam pipimi ovuşturmaya başladı. Arkama her vurduğunda, iki parmağı ile iyice eziyordu. Sonunda tam başı parmaklarının arasında sıkışmışken, öyle bir fışkırmaya başladım ki… Yatağın dışına kadar attırdım… Bu kadar uzağa, şu zamana kadar ki rekorum:)
Böyle bir orgazmı da ilk yaşıyorum. Ben hala daha ufak ufak gelmeye devam ediyordum. İçimden çıkıp dizlerinin üzerinde tepeme geldi ve ağzıma soktu yarağını. Girip çıkmaya başladı. Ben de dilimle ovalıyordum başını. Kafamı geriye attı, boğazıma öyle bir daldırdı ki… Girdi bu sefer boğazıma ve boşaltmaya başladı bütün yükünü…
Kurtulmaya çalışıyordum, ama o yükleniyordu, zevkten hayvan gibi de anırıyordu. Dölleri burnumdan çıkıyordu, nefes alamıyordum. Sonunda duruldu, epey öyle kaldı, yüzüm gözüm gözyaşlarım sümüklerim döller her şey birbirinde karışmıştı. Yumuşamaya başlayan yarağı boğazımdaydı hala… Sonra, yavaşça çekti… Sonunda rahat nefes almaya başladım… Sanki yaşama geri döndüm.
“Öldürdün beni!!!” diye bağırdı. Öğrendim ki, zaten orgazm ölüm demekmiş. İkimiz de ölmüştük aslında. Ben pert oldum sırt üstü, o da yığılıp çöktü üstüme, yattı bütün ağırlığı ile.
Artık nefes alıp almamakta da pek umurumda değil. Ama kemiklerim kırılmasa iyi olur:) Epey süre kıpırdayamadım, zira kolumu kaldırıcak halim yok. Sonra, üstümden biraz itelemeye çalıştım. Anladı ayı, kalkıp yana yattı ve beni göğsüne çekti. Dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
“Çok iyiydin orospum benim.”
“Sen de öylesin” dedim :) Neyse ki anlamadı. Ne yapıyım arada çaktırmadan ben de ona küfür etmiş olayım. Bereket bu sefer annemi bulaştırmadı puşt! Bu da bonusu.
Sarılıp öyle sıkıyor ki beni, kesin kemiklerimle bir alıp veremediği var. Kıllı göğsü kuş tüyü yorgan gibiydi. Uyuya kalmışım ben de üstünde… Uykumda bir rüya görüyordum. Tam Mert beni öperken, yani en güzel yerinde… Ahmet abi beni göğsünden yatağa bırakırken uyandım.
İlk defa rüyama girdi Mert. İçime de girse keşke. Bir erkek üstümden yeni indi, ben rüyamda Mert’i görüyorum. İyice orospu oldum ben. Ama bu sayılmaz çünkü, ben ona aşığım:)
Ahmet abi kalkıp buzdolabından bir şey alıp tekrar yanıma yattı. Ben anca gözlerimi açabildim, çok derin uyumuşum.
“Uyandın mı kız.”
“Uyandım abi.”
“Yine mi abi lan” dedi kızgınca.
“Ya bırak o an içimden nasıl geliyorsa öyle diyim, zaten kocamsın boğazımı bile siktin” dedim kıkırdayarak.
“Tamam lan, kıyamam sana” dedi. Ben de tam zamanıdır diye düşünüp konuştum.
“Abi bi de bana ne dersen de eyvallah da, anneme küfretme n’olur” deyiverdim.
Nedense, buna sadece gülümsedi, cevap vermedi. Bira almış buzdolabından, şişeyi dikti kafasına, çektikçe çekti. Yarıladı şişeyi. Tam öküz ya… Şişeyi bana uzattı.
“Yok abi ben içmiyorum” dedim. Bir şey demedi. Kolundaki saate uzandım baktım, oha saat 6 olmuş.
“Abi ben gidiyim artık.”
“Gidiyim ne lan, gidebilir miyim diyeceksin” yine gülüyor alaycı alaycı. Deli ediyor beni.
“Tamam, gidebilir miyim abi, evdekiler merak eder.”
“Bir posta daha kayıyım, doyamadım.”
Ulan anıra anıra geldi herif hala doyamadım diyor. Seksten bunun kadar zevk alan insan yoktur heralde.
“Bi posta daha kayarsan, daha bir hafta oturamam götümün üstüne abi, acı bana.”
Neyse ki, acıdı. Kalkıp banyoya gittim. Büyük bir ayna vardı. Çırılçıplak kendimi gördüm. Kendi halime, kendim acıdım. Resmen darmadağındım. Sadece, gözlerimde tatlı bir ışık vardı. Sikilmeye başlamadan önce, bu ışık yoktu gözümde. Hani derler ya, gözümün feri sönüktü. Bardağın dolu tarafını görmek gerek. Şimdiyse, yanıyordu…
Bu arada götüm de yanıyor. Karnım da sırtıma yapışmış vaziyette. Dün akşamdan beri bir şey yiyip içmedim. Tabi, yediğim Ahmet abinin yarağı ve içtiğim manda sütü hariç… Zar zor, Ahmet abi gelir diye hızlıca bir duş alıp çıktım banyodan ve giyindim. Bayılmış gibi yatıyordu.
“Abi gidiyim mi ben?”
“Dur yavrum, bırakıcam ben seni.”
Arabaya bindik, yine köprüye çıkıp aşağı denize doğru inmeye başladı. Ben gideceğimiz yönü söylemeden, bizim eve doğru gidiyor. Herif ismimi bildiği gibi evimin adresini de mi biliyor acaba? Açlıktan ve korkudan bayılacak gibi oluyorum.
“Abi yolunu uzatma ben şuralarda bir yerde ineyim” titrek bir sesle söyledim bunu. Korktuğumu anladı, yine pis pis gülerek konuştu,
“Benden korkmana gerek yok. Tabi dediklerimi yaptığın sürece… Merak etme görünmeyiz kimseye, sote bir yerde bırakırım seni.”
Gözümde yanmaya başlayan bu yeni tatlı ışık, umarım başıma yeni acı belalar getirmez…
Yorumlar
Yorum Gönder