Sarı Şey 10 ~ kendi kulvarında tek başına koşan bir maratoncuyken...






Sarı Şey 10



~~~ kendi kulvarında tek başına koşan bir maratoncuyken... ~~~



Dilimde Melih'in kekremsi tadı, midemde onun menileri... Bu tuhaf duyguyla eve vardım. Ablam gelmiş, kapıyı o açtı. O konuşmadan önce benim konuşmam gerek ve bir an önce de duşa girmeliyim. Her tarafımda Melih'in menileri varmış ve herkes onları görüyormuş gibi hissediyorum.

“ Ablacım bu gün belli oldu, fiziği de düzelttim sayende”

“ Aferin gel bakalım”

Sarılacak yine yaa. Uzak tutsa şu uzantılarını benden. Driblinge devam ve reverse ile kurtulup, çantamı odaya fırlatıp banyoya dalabildim. Zaten dört bira mesanemi patlatmak üzere, ablam da kokusunu alırsa ensemi patlatır kürek gibi eliyle... Kapıyı kapatıp, banyodan seslendim.

“ Abla altıma etmek üzereyim kusura bakma ve duş almam gerek maç yaptık da çok terliyim”

Ne maç ama, tenis maçı yaptık Melih'le. Ama siz t yerine p koyun. O koydu zaten. Backhandi yine biz yedik. Kapıyı kilitledim, hâlâ beni 9 yaşında zannettiği için yıkanırken bazen banyoya dalıyor ablam. Gösteriyorum ona koltuk altımda çıkmaya başlayan kılları, ama anlamıyor.

Aşağıdakileri mi göstersem acaba büyüdüğüme inanması için. Yıkanırken elim istemeden de olsa önüme gitti, hâlâ hevesli ve başı dik. Yetmedi mi oğlum bu gün ya. Ben bununla nasıl başa çıkacağım bilemiyor...

~~~

Gece yattığımda Melih'le yediğimiz haltlar geldi aklıma. Aklım allak bullak... Porno çeviriyoruz aq sanki. Aklıma bile gelmeyecek şeyler yaptırıyor bana... Bu yaşıma kadar ne kimseden korktum, ne kimseyi sevdim... Hatta hiç kimseden etkilenmedim bile.

Kendi kulvarında tek başına koşan bir maratoncu gibi hissettim kendimi hep. Benim için tek sorun, nereye doğru koştuğumu bilememekti. Bunu da büyüdükçe öğreneceğimi zannediyordum, sorun etmiyordum hiç.

Koşa koşa nereye koşuyormuşuz meğer, Melih'in aletine. Herifin zevki yerinde tabi, takıp duruyor bana... Ne bok yemeye yuttum onunkileri bilmem. Hem olmayacak şeyler yapıyorum, ondan sonra da havalara giriyor diye kızıyorum.

Puanları eşitlemek için önce Selim'i sonra da Melih'i becermem gerek. Yoksa beni de Selim gibi yapar bu it. Baksana çocuğu rahatlıkla bana da servis ediyor. Bi de, benim sözümden çıkmaz, diyor. Aklım ermiyor bunlara.

~~~

Ertesi gün Bora'yla buluştuk. Ablam para verdi, onda da varmış. Doğruca Cemal amcanın bize fırsatlar sunan dükkânında aldık soluğu. İçeri girdiğimizde müşteri vardı. Bize bekleyin işareti yaptı. Kafa sikici söylev ve demeçlerine hazırlanıyor, zevke geldi bizi görünce.

“ Nerelerdeydiniz küçük alkolikler, karneler tabi değil mi. Ben sizin babanız olacaktım ki o içtiğiniz bira şişelerini ne yapacağımı bilirdim”

Bu herife cevap vermedikçe gemi azıya aldı. İşi fiili livataya döktü puşt. O da biliyor tabi bize bira satan başka kimsenin olmadığını, sallıyor lâfları istediği gibi. Sustuk bir şey demedik, konuşmaya devam edince, Bora duramadı...

“ Cemal amca, sen bize altı şişe bira ver biz onlarla ne yapacağımızı biliriz, ama o dediğin şey olmaz merak buyurma sen. Ha bi box da davidoff slim ver goldundan. Bu arada Tarık abilerin kulağına gitmesin bu konuşmaların, bizi severler biliyorsun”

Cemal amcanın yılışık gülümsemesi kapçık ağızından düştü yerlere. Helâl lan Bora, seviyorum bu keratayı. Hiç bir lâfın altında kalmaz. Para üstünü kapıp, hızlıca terk ettik sapık Cemal amcanın dükkânını. Koşar adım yollandık mekânımıza.

Bora'nın söz ettiği Tarik abi, bizim mahalle ve havalisi müdafaa-i hukuk cemiyetinin başkanı. Ama onun hukuktan anladığı, pek bizim bildiğimiz hukuka benzemez. Kafa kol kırma şeklinde işleyen bir düzeni var.

Veresiye vermediği için Cemal amcanın da camını çerçevesini indirdiği söylentisi dolaşmıştı bir aralar mahallede. Sonra ise, nedendir bilinmez, artık tarihe karışan veresiye defteri, Tarık abinin şahsına özel olarak tekrardan açılmış.

Biraz önce kapçık ağzından gülümsemenin gidip de hüznün belirmesine sebep işte bu Tarık abi. Bir defasında, başka bir mahalleyle maç için toplanmıştı herkes. Tarık abi takımını seçerken, ben koşmak ve terlemek taraftarı olmadığım için ona görünmeden sıvıştım.

Çünkü Tarık abi, gir, derse girmek zorundasın maça. Yoksa o sana girer. Salak Bora sıvışamadığından girmek zorunda kaldı maça. Ben eve doğru giderken bağrışmaları ve veciz küfürleri duyunca geri döndüm.

Karşı tarafın Bora dahil bizimkileri tepelediklerini görünce, montu fırlatıp özlediğim şenliğin içine daldım. Heriflerin hepsi profesyonel dövüşçü çıktılar. İtler buraya maç yapmaya değil adam marizlemeye gelmişlerdi sanki.

Epey dayak yedik, sanırım en çok da ben. Çünkü yumruk yedikçe daha istekli dalıyordum aralarına her zaman olduğu gibi. Bu direnç benim içimdeki, elbet bir gün dayak yemeden bir kavgayı nihayetlendirebilme umudu'nun eseridir.

O günden sonra Tarık abi, beni ve dolayısıyla Bora'yı, gerektiğinde ezilecek sinekler sınıfından çıkardı. İki üç kişiyi geçmeyen kankaları ile ezilecek sineklerin arasında bir yerlere yerleştirdi. Biz de yerleştirildiğimiz mekânın hakkını vermek için, gerektiği gibi davranmaya özen gösterdik.

Tabii Tarık abi, Melih'le benim yediğimiz bokları öğrense, beni nasıl bir yere veya neyini nereme yerleştirir, bunu aklıma bile getirmek istemiyorum. Aklıma gelirse de içimden soğuk bir titreme geçiyor ve deli gibi korkuyorum.

~~~

Ulu çınarın altı ve altı şişe bira ve biz beraberiz, bulunmaz zamanlar... Bora her zaman ki gibi şişeleri kayanın kenarına dayayıp açtı havalı bir şekilde. İçebildiğimiz kadar büyük yudum aldık ilk fırt için, bu da bir geleneğimiz bizim. Sonra şişeleri yan yana getirip kim daha fazla içebilmiş yarıştırırız.

Bir nevi tersten sidik yarışı işte. Bu defa ben kazandım. Bora biraz bozuldu. Kaybetmeye tahammülü yoktur. Cebindeki sigarayı çıkardı, bir tane yaktı bana da uzattı. Nereden çıktı bilemedim, ne ara sigaraya başladı bu.

“ Bu nereden çıktı lan, bira içtiğimiz için yetmedi mi, bir de bunun için mi dayak yedirecen bize”

“ Oğlum patladım sıkıntıdan dışarı çıkamayınca ara tatilde, evde ben de babamın sigaralarından tırtıklamaya başladım. Alıştım aq rahatlatıyor, hele birayla enfes gidiyor”

“ Ben istemem saol”

Üçüncü biralara başladığımızda, kafalarımız iyi olmaya başlamıştı. Durmadan Melih yazıp duruyor whatsAppa, akşam gel diye. Cevap veremiyorum, çünkü ne diyeceğimi bilemiyorum. Bora akşam takılmak isteyecek mi acaba?

“ Ne o lan kim mesaj atıp duruyor sana”

“ Bizim sınıftan Melih var ya o. Akşam takılıcak mıyız biz”

“ Yok lan nerde en geç 6'da evde olmam gerek. Evden izin aldın mı sen”

“ Sorucam ablama, verir her halde, notların hepsi düzeldi aq daha ne yapıcam, bi domalmadığımız kaldı”

Hay sikicem dilimi, domalmak nereden çıktı şimdi. Zaten Bora bir şeyler sezinleyecek diye ödüm kopuyor. Ona deli gibi Selim'den söz etmek istiyorum, ama nasıl anlatacağım ve ne tepki verir acaba? Benim onu becereceğimi bilmeli, ama ya Melih?

“ Melih çağırıyor da beni”

“ Ne yapacaksınız”

“ Bana bak Bora bir şey anlatacağım sana, ama ne dersin bilemiyorum”

“ Söylesene lan benden mi saklıyorsun”

“ Bi çocuk var Melih'in arkadaşı, bu akşam onu yapmak istiyorum, hani seyrettiğimiz pornolardaki gibi”

“ Yani veriyor mu”

“ Evet yapıyormuş zaten Melih onu, ben de istedim”

“ Ne şanslı piçsin lan”

“ Merak etme ben yaparsam sana da yaptırırım sonra istersen”

Dayanamadım sonunda anlattım. Birini becerebileceksem bunu Bora bilmeli, çok havalı çünkü. Ama biri beni becerirse bunu asla bilmemeli. Bunu öğrense tepkisi ne olur acaba merak etmiyor değilim. Birşey demedi başka.

Bora'nın bitmez tükenmez binbir gece masalları gibi hikayeleriyle geçen sohbetimiz, biraların bitmesi ve saatin akşamı göstermesiyle son buldu. Özlemişim onunla sohbet etmeyi. Önümüzdeki hafta sonu için sözleştik yine.

~~~

Bakkaldan naneli sakız alıp evlere gittik. Neyse ablam ve babam daha gelmemişler. Annem televizyonun karşısında kendinden geçmiş bir vaziyette dizisine dalmış. Ben de girip duş aldım. Selim'e hazırlık.

Banyoda aklıma Selim gelince sıcak suyun etkisiyle kazık gibi oldum. Hadi oğlum bu akşam utandırma beni. Şöyle evire çevire sikelim Selim'i. Melih de görsün marifetlerini senin, belki heveslenir puşt. Ama onun gözü bizim götte ne yazık ki.

Duştan çıkınca ablamla burun buruna geldik. Ne ara geldi bu. Benim banyolarımla neden bu kadar yakından ilgili. Esasen benimle neden bu kadar ilgili. Tamam düzelttik dersleri işte, düş yakamdan artık. Sadece altımda havlu sarılıydı, dikkatlice vücuduma baktı.

İstersen altımı da çıkarıyım oraları da seyret, Melih iti her yeri keşfetti zaten. Mahremiyetimizin kızlığını aldılar nasıl olsa, sen de bak küçük sarı şeye. Ne bu lan özel hayatımın içine edildi zaten, bir sen eksiksin.

“ Akşam biraz derslere bakalım mı Ata”

“ Abla gözünü seveyim, gir bak internetten, hepsini düzelttim, including fizik. Bu akşam Melih'lere gidicem film filan izleyeceğiz. İzin verirsen akşam da orada kalmak istiyorum”

“ Baktım zaten merak etme. Biraz kilo mu aldın ne sen, kendi fiziğin de düzelmiş. Çöp adamlıktan adamlığa doğru evriliyor gibisin”

“ Sağol ablacım yemek varsa hayır demem, madem kilo almamı istiyorsun. Kalabilir miyim Melih’lerde"

Beni süzmeye devam edince odama girip kapıyı kapadım. Bir de ders çalışacakmışız. Cumartesi lan bu gün. En önemlisi, görevlerimiz var. Bu vücut kendini ispatlamalı. Öyle kilo almakla erkek olunmuyor. Arkamdan seslendi,

“ Gel hemen mutfağa ısıtıyorum yemekleri yardım et bana”

Yemezler, giyinip de geleceğim, göz tacizinize yardımcı olamayacağım özür. Sorduğum soruya da cevap vermiyor. Ulan baba, verdin beni bunun eline oynuyor benle resmen. Senin dayağının korkusu olmasa neler yaparım ama, elin ağır, ayarı da yok.

Dolabımdaki parfümden ayağımdan başlamak üzere her yerime sıktım. Özellikle bizim küçük sarı şeyin oralara. Bu lâkap nerden çıktı şimdi aq ya. Neyse yollandım mutfağa bir şeyler yemem gerek aç ayı oynamaz.

“ Cevap versene abla soruma”

“ Tamam git ama gece kalamazsın. Ne bu kokular filan”

Off ya illâ bir kılllık yapacak. Boşver, ben de Melih'le beraber yatmanın heveslisi değilim zaten. İbne nasıl olsa rahat durmaz gece. Biriyle uyumak nasıl bir duygu acaba? Melih bunu denemek için uygun biri sayılmaz sanırım.

En büyük bedenle, aynı yatak biraz zor sabaha kadar. Kaçacak yer de yok. Vizeyi alınca ablamdan Melih'e mesaj attım, birazdan çıkıyorum, diye. Selim'i çağır, yazmayı da ihmâl etmedim tabii. Gecenin oğlanı ve önemi o benim açımdan. Onun açısından ne olur, bilemiyorum tabi.

Melih'in dev aletinden sonra bizimkini ufak bulmaz umarım. Önemli olan boyut değil işlevdir siktirik saçmalığına sığınsak, Melih de pek işlev sorunu da yok. Ablamın koku konusundaki yorumlarına cevap vermedim, her boku da bilmeyiversin.

~~~

İçimde heyecanla korku arasında kıpraşan duygularla Melih'lerin kapısını çaldım. Babası açtı. Yaşına rağmen taş gibi bir hatun oluşuna binaen, annesini tercih ederdim. Oğulları da ikisinin karışımı, güzellik ve hafif kalaslık bir arada. Yeme de yanında yat.

Tetikte bekleyen Melih hemen aşağı indi çekip aldı beni bitmeyen sorularla bezeli bir ebeveyn muhabbetinin çukurundan. Odaya girdiğimizde Melih kapıyı kilitleyip montumu aldı üstümden ve dudaklarıma yapıştı, önce çekilmeye çalıştım biraz, ama fazla direnemedim diline.

Yatağa doğru ittirdiğinin bile farkına varamadım, düştük beraber ve ben kendimi bıraktım ona. Bir o altta bir ben sevişmeye başladık. Ben alttayken, tişörtümü sıyırdı boynuma doğru ve sıcacık ağzını göbeğime yapıştırdı. Nasıl tatlı bir gıdıklanma ve göğüs uçlarımı emip dişleyince sertleştim hemen...

“ Teşekkür ederim Ata geldiğin için, şu kaymak gibi göbeğin ve ufacık meme uçların öldürüyor beni”

“ Bunun için gelmedim ama biliyorsun”

Diyebildim nefes nefese. Bunları söylerken pantolonumun önünü çoktan çözmüştü bile, ben gözlerimi kapatabildim sadece. Küçük sarı şeyin başına diliyle öyle şeyler yapmaya başladı ki, nerdeyse patlayacağım ağzının içine.

İyice ıslattıktan sonra başını, dibine kadar ağzına soktu. Boğazına deyince ucu, ben zevkten gebermeye başladım. Boğazının içine sokmak için bastırdım kafasına. Nefes alamayınca çıkarttı ağzından öğürerek.

Ama bırakmadı, bu defa diliyle toplarıma indi, öyle bir yalıyor ve ağzına alıp emiyor ki onları. Ağzından tükürükler akmaya başladı bacaklarımın arasına. Akan tükürüklere parmağını bulayıp arkama götürünce,

“ Senin ananı... Melih”

Devamını getirmedim küfrün, kadın aşağıda ne de olsa, üstümden attım iti, nasıl ittiysem yere düştü ayı, biraz abartmışım. Aletime baktım tükürüklerden parlıyor ve çatlayacak gibi. Zorlukla yerleştirdim silibin içine, ona baktım. Melih hafifçe doğrulmuş, yerden bana bakıyor.

Üstünde kolsuz basket tişörtü var ve altındaki şortunu da, devasa aleti çadır yapmış puştun. Yine mahzun bakışını dikti suratıma, ben de doğruldum yatakta. Eliyle düzeltti çadırın direğini, ben baktım istemeden oraya, bir şey diyemedim.

“ Ata sana bu güne kadar bırak küfür etmeyi kötü bir söz bile söylemedim. Sen neden durmadan bana küfür ediyorsun, hem de anneme”

“ Hani nerde Selim, bunun için geldim buraya”

“ Gelecek ya, o gelene kadar sevişemez miyiz”

“ Olmaz Selim'i yapıcam, iki posta üst üste yapamam belki”

“ Şeyy, ben yapsam lütfen, sen de onu yaparsın”

“ Hayır olmaz. Benden sonra istersen Selim'i yap”

“ Ama ben seni istiyorum, seviyorum seni diyorum anlamıyor musun?”

“ Oğlum senin ki sevgi değil, sen önündeki koca şeyi bana takma sevdasındasın hepsi bu”

“ Bak yine oğlum dedin bana”

“ Kalk yerden Melih, aç bir film izleyelim, var mı yeni bir şeyler”

“ Sen varken filmi ne yapayım ben. Tamam o zaman hiç olmazsa izin ver uzanalım biraz çok özledim seni yemin ederim, lütfen hadi”

Yanıma gelip oturdu, yalvaran gözlerle bakıyor. Önü hâlâ dik. Tehlikeli bir durum ama bakışları da o kadar samimi gözüküyor ki. Öylece durdum, beni yastığa doğru hafifçe çekti, yattım zorunlu. Yanıma yatıp, başını omzuma koydu...

Ulan sevgili değiliz diyorum anlamıyor ya. Böyle yatmak saçma geliyor bana. Elini yine karnımda gezdirmeye başladı, indi alet yine kaldıracak, Selim'e saklıyoruz şunu işte, ne lâftan anlamaz herifsin.

“ Gece burda kalacaksın değil mi aşkım”

“ Sokarım aşkına da sana da”

Yavaşça tişörtün içine girdi yine eli, tam ittirecekken, başını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Elleri o kadar güzel dokunuyor ki tenime ittiremiyorum onu. Nasıl alıştırdı beni kendine, şaşıyorum kendime.

Yapıştı dudaklarıma yine, öyle de güzel öpüşüyor ki, sıcacık, tertemiz... Üstündekini çıkardı doğrulup üstümden. Vücudu çok güzel gerçekten, pürüzsüz ve çok az belirgin sixpackleri var. Kafamı tutup kendine doğru çekti.

Öpüşürken beni aşağı doğru bastırdı, boynunu öpmeye başladım, teni o kadar güzel ki ve değişik bir kokusu var, özlemişim bu kokuyu resmen. Göğüs uçlarına geldim küçücük ve koyu renkli. Ben de öpüp dişledim hafifçe, inledi.

Tişörtümü çıkardı, engel olamadım. Göğsüne yatınca boynunu öperken, tenlerimizin birbirine değmesi, elektrik çarpmış gibi oldu sanki, yine sertleştim. Melih'in aletinin üzerine bastırdım. Külot da giymemiş içine incecik şorttan o kadar belirgin ki.

İkimizin ki de taş gibi oldu, tekrar elini attı benimkine, ben de şortunun içine soktum elimi, oha unutmuşum kalınlığını... Elimle sıvazladım biraz. Kapıldım bunun güzelliğine yine, ne bok yiyeceğim bilemiyorum, çekemiyorum elimi.

Tekrar aşağı doğru itti beni, çıkarttım şorttan, başını elim zor kavrıyor, göbek deliğine kadar uzanıyor kocaman. Gözlerimi kapatıp, bana yaptığı gibi başının üstünde gezdirdim dilimi, sünnet derisine gelince dayanamadım aldım ağzıma, elimle toplarıyla oynarken.

Neyse ki, ok yaydan çıkmadan kapı tıkladı. Kalktım üstünden hemen fırsattan istifade. Melih bozuldu küfür etti Selim'e... Kapıya gitti, Selim, benim, deyince açtı, içeri alıp kilitledi tekrar kapıyı. Üstlerimizi çıplak ve Melih'in şortunun da halini görünce, gülümsedi küçük orospu.

~~~

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler