Sarı Şey 4 ~ kafamın yaşımla uyumsuz çalışması deli ediyor beni






Sarı Şey 4



~~~ kafamın yaşımla uyumsuz çalışması deli ediyor beni ~~~



Sürprizle Dolu Bir Günün Sonu

Ben yukarı kattan aşağı inip dışarı fırlayınca, annesi arkamdan bir şeyler söyledi, ama anlamadım bile, kapıyı çekip çıktım. Melih gözüne çaktığım yumruktan dolayı, peşimden gelemedi.

Hava kararmış ama saat kaç bakamıyorum telefon olmadığından. Telaştan orda unuttum herhalde. Ablam beni kapıda bekliyordur, geç kaldığım zamanlarda olduğu gibi. Koşucam ama koşamıyorum, arkam felaket sızlamaya başladı. 

Puşt böyle olacağını biliyordur, madem yapmış daha önce. O daha beterdir umarım, ama benim kadar olamaz. İyi ki yumruğu çaktım gözüne, yoksa şimdi sinirden ağlıyor olurdum. Ki ben ağlamam hiç.

Neden böyle bir şey yaptı bana. Hiç olmazsa ben de onun ağzına veya içine geleyim de az çok durum eşitlensin derken, eliyle öyle bir oynadı ki benimle, patladım birden... Adi şerefsiz oyuna getirdi beni.

İt ondan sonra içimden çıkıp, üstümde çektirmek istedi. Aklı sıra ağzıma gelecek, ben de yalayıp yutucam. Fırladım ayağa ve çaktım tam gözünün üstüne. Bir üç beş dakika kendine gelememiştir. 

~~~

Bu sefer ablam hücumu öne çekmiş penaltı çizgisinde bekliyor, pencerede. Ofsayta mı düşürsem. Ya da tandem defans mı kursam? Önümüzdeki hafta karne alacağız zaten, öncesinde bu iyi oldu, hazırlık maçı gibi düşünmeliyim.

Kapıyı çalmama gerek kalmadı, sevgili ablam kapıda karşıladı beni. Elinde de terliklerim olsaydı keşke. Şimdi hatırladım ben terlik giymem ki. Bazen ablam kendi terliklerini giydiriyor bana. Kafama gözüme fırlatarak filan. 

Bu arada voleybolcu olduğu için kolları güçlü ve nişancıdır. Böyle bir ablam olduğu için ne kadar şanslı hissediyorum kendimi. Abim meselâ, babam dışında, ilgisiz biri ailesine karşı. Varsa yoksa dersleri ve at gibi kazulet sevgilisi. Abim gibi bir otu da o çeker ancak.

Ablamın sevgilisi yok. Keşke olsa da beni biraz rahat bıraksa. Ama hayatında odak noktası benim. Beni kendince adam etmeden rahat edemeyecek. Bu gidişle hiç rahat edemeyecek.

~~~

Evde sessizlik hakim, sanırım annem babam yoklar, salonun ışıkları yanmıyor. Bu gün de şanslı günümdeyim ha... Her bakımdan sürprizlerle dolu. Ablam evi özellikle boşalttı her halde, nasıl bir şey hazırladı bana acaba? Umarım Melih'in ki gibi olmaz. En iyi savunma hücumdur.

“ Ablacım özür dilerim, ama o kadar iyi çalıştık ki Melih'lerde. Dalmışız zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Telefonumun sesini de okuldan çıkınca açmayı unutmuşum, eğer aradıysan yani….” bla bla bla

Ablamın tepkisi biraz sert oldu, başımın arkasına çıktı bi tane, kürek gibi eliyle. Voleybol topuyum ya. Ara sıra yapar. Beni hâlâ çocuk zannediyor. Dalacam şimdi ama neyse zamanı değil, karşılıksız kalmayacak. Not ettim ladyim...

“ Aradım tabi sen cevap vermeyince de Melih'lerin evini aradım. Annesine sordum, kadın gidip Melih'in kapısını çalmış ama cevap vermemişsiniz. O Melih denilen çocuk annesini nasıl korkutmuşsa artık, bana kızar fazla vuramam kapıya, ders çalışırken rahatsız edilmeyi sevmez, dedi”

“ Ablacım müziğin sesi açıktı duymamışızdır. Söz bir daha olmaz”

Bir dakika içerisinde bu kadar çok ablacım dememişimdir hiç. Ortamı normale çevirmeye çalışıyorum ama suratında bir yumuşama belirtisi yok. Ne yapmam gerek acaba? Başıma vurduktan sonra, yakamdan çekip kendine doğru yaklaştırdı beni;

“ Bu ne boynundaki kızarıklıklar, soyun bakayım hemen”

Ne kızarıklığı ya. Bu Melih hakketen sikti beni ha, yetmezmiş gibi ablam da yapacak. Melih'in hayvan gibi öpmelerinden oldu her halde. Ne diyeceğim şimdi.

“ Kavga mı ettin sen yine”

Ohh... allahtan bu güne kadar hep kavga edip yaralı bereli eve gelmelerimin ilk ödülü. Şüphelenmedi, esas olan bitenden. Anlasa her halde doğrar beni. Soyun kısmını pek çözemedim ama , neyse unuttu herhalde...

Hep istemediğim şey, annemin sarıldığı gibi sarıldı bana göğüslerini bastırarak. Hiç merakım olmayan çıkıntılar. Hele de ablamın veya anneminse. Nefes alamıyorum, ama bu sefer ses çıkarmadım hiç. İstediği kadar sarılmasına izin verdim, yoksa genelde iterek kaçarım hep... Neyse bıraktı sonunda,

“ Geç hemen odana”

Geçtik odaya. Benim çalışma masamın sandalyesine oturdu. Boku yedik yine hiç bitmeyen saçma sapan bir konuşma başlayacak demektir bu. Oturmamı işaret etti bana da, yatağımı göstererek. 

Oturdum, oturmamla kalkmam bir oldu. Kıçımın üstüne oturamıyorum ki. Ulan puşt Melih, keşke öbür gözüne de bir tane çaksaydım. Ne zaman geçer ki bu acaba? Sonra yavaşça biraz yan dönerek tekrar oturdum.

“ Neden hep kavga ediyorsun sen, bu gün baktım internetten yine deslerin berbat. Ama bu yıl kendini de aşmışsın, ne olacak Ata böyle. Babama ne diyeceksin bu sefer. Bunun için kavga ediyorsun hep değil mi? Kendine kızıyorsun çünkü”

Bu kızın beni, psiko bilmem ne sikimine tabi tutmasına kıl oluyorum. Bir defasında böyle yaptığında ona vurup kaçmıştım. Ama yakalayınca beni, epey benzetmişti. Şimdi sabırlı olmalıyım.

Notlarımı da öğrenmiş. Babama karşı beni korusa hiç olmazsa. Bu sefer kötü bir dayak yemeden kurtulsam yeter. Önümüzdeki dönem allah kerim. Ne yapacaksam bilmiyorum. Melih'in beni ders çalıştırmasının arkasında yatanı gördük. 

Yatağa attı puşt beni. Gerçi ben kaşındım ya, ne yapsam da o kafaya koymuş zaten. Uzak olsun benden. Bu arada gözüne fena çaktım. Yarın okulda bana girişmez umarım. Uzun erimli bir kavgada pek gücümün yeteceğini zannetmiyorum ona. 

Böyle havalı kelimeler kullanmaya çalışıyorum bu aralar. Uzun erimli filân gibi. Belki Esra'ya hava atarım diye. Ama bu gün olanlardan sonra... Neyse bunu şimdilik unutmalıyım ve ablamı yumuşatmaya odaklanmalıyım.

“ Düzeltmeye çalışıcam ablacım”

“ Hep böyle söylüyorsun, ters konuşmadığın zaman sana kızamadığımı bildiğin için. Ama bu sefer sana karşı tolerans yok. Ara tatile girdiğiniz andan itibaren seni sabahları ders çalıştırıcam. Ben okuldayken de verdiğim ödevleri yapacaksın. Tek tek kontrol edeceğim. Eğer dediklerime harfiyen uymazsan babamı salarım üstüne ona göre”

Bu güne kadar tolerans mı neyse o artık, çok öyle davrandı sanki de. Şimdi davranmayacakmış. Sal babamı üstüme, köpek salıyo sanki. Beni deli ediyor, normal zaman olsa yapacaklarımı bilirim ama şu ara tatili dönemini babamın elinde kalmadan geçirmem önemli.

“ Tamam çalışırım, ben de düzeltmek istiyorum derslerimi”

“ Bak şu konuşana, sen ders çalışmaya evet diyorsun gönüllü olarak, iyi göreceğiz bakalım”

Gönüllü olarak değil tabi, üzerime salacağın şeyden dolayı. Yoksa dersler de düzeltmek sikimde değil, ama şu an götümün acısından duramıyorum ve senden kurtulmam gerek bir an önce.

“ Tamam, abla ben bir duş alabilir miyim?”

Şimdi yatıp uyumaktan başka bir şey istemiyorum aslında. Ama uyuyacağım desem, yemek yemeden olmaz diyecek, biliyorum. Oysa ben bu gün yeterince şey yedim zaten, tokum. Neyse şu konuyu kafamdan atmam gerek bir an önce, anımsadıkça sinirleniyorum çünkü.

“ Gir yıkan ve bu kadar kolay elimden kurtulduğun için dua et. İyi bir sopayı hak etmiştin aslında. Çıkınca mutfağa gel, yemeğini hazırlayacağım”

~~~

Banyoya girince aynaya baktım. Sadece boynum değil belime kadar bir çok yer kızarmış. Sapık herif. Fazla bakmadım. Duşun altına girdim. Uzunca süre sıcak suyun altında kaldım. Gerilmiş vücuduma iyi geldi.

Annemle babam da gelmişler bu arada, sofraya oturmuşlar. Beni bekliyorlar, beraber başlarız yemeğe. Londra'da yaşayan soylu bir aile olduğumuz için böyle geleneklerimiz var. Abim yok bir tek. 

Sanırım okuldan arkadaşlarının birinin öğrenci evinde, at sevgilisiyle yiyişiyordur. Mutlu ailemizin bir akşam yemeği buluşmasında daha, bir arada olmaktan dolayı duyduğumuz memnuniyet had safhada. 

Babam sofraya oturduğumuzdan beri bana bakmadı hiç. Ablam notlarımdan söz etti her halde ben banyodayken. Yavaştan alıştırma uygulamaları yapıyor. Öncü ufak tefek depremle büyük depremi atlatmama yardımcı olmak için sanırım.

Aslında ablamın biraz huyuna gidebilsem beni korumak amacında olduğunu biliyorum, ama bu sefer de o kadar beni kendi kölesi gibi görmeye başlıyor ki, dayanılır şey değil. Bir şey söylemesinler diye midem bulandığı halde önüme konan her şeyi bitirdim. Ablama dönüp,

Odama gidebilir miyim” dedim.

Ben ilk defa konuşunca babam da bana ilk defa baktı. Sinirli olduğu belli gözlerinden. Yumuşak bir bel hareketiyle topu sürmeye devam etmeliyim.

“ Ders çalışıcam da babacım”

Hiç konuşmamalıydım. Ters tepti sanırım. Suratım kadar elini yapıştırdı. Sevmek değil de dövmek amacıyla ama. İskemle geri gitti düşecekken ablam topu çizginin içinde yakaladı ve kapıp kaldırdı beni,

Dur babacım tamam ben halledeceğim sen karışma” 

Ablam bana kıyamıyor mu, yoksa vurma kotasını kendisi için mi kullanmak istiyor acaba? Ben halledeceğim derken kökünden halletse şu işi de ben de onlar da kurtulsalar. Annem şaşkın bakıyor her zaman ki gibi, şöyle göz ucuyla gördüğüm kadarıyla. 

Annemin bu halleri, ablamı evin gerçek dişil sorumlusu yaptı. Odama doğru sürükledi beni. Babam arkamdan küfür ediyordu sanırım, duyamadım suratımla kulağım arasına yediğim tokattan dolayı. Geçici sağırlık oldu her halde.

Odama attı beni ablam. Kapımı da kapadı. Bu iyi işte, genelde kapımı kapamama izin vermez. Yatağa girdim hemen, ışığı da açmadan. Bir an önce büyümek istiyorum. Kafamla yaşımın uyumsuz çalışması deli ediyor beni çünkü.

Babam iki üç yıldır vurmamıştı hiç bana. Sinirlendiğinde vurmak için elini kaldırıp, boyun uzadı adam oldun filan diyor ve vazgeçiyordu. Çocukken çok vurmuştu ama bu kadar şiddetli değildi hiç.

Bu gün sağ olsun beni büyük tarifesine geçirmiş. Suratımın yanması bir tarafa beynim sallandı resmen. Başım ağrımaya başladı. Ablam tutmasa iskemleden düşecektim, gerçekten güçlü refleksleri var. 

Şimdi içerde kesin benimle ilgili konuşuyorlardır. Ablam ara tatili ile ilgili bana uygulayacağı işkence programını anlatıyordur. Babam da her zaman ki gibi, hiç acıma ite, filan diyordur. Böylesine ilgisiz bir anneye ve ultra acımasız bir babaya sahip olmak gerçekten ayrıcalık.



Aşk mı?

Okula biraz da tedirgin olarak gittim. Melih'in tepkisinin ne olacağını merak ediyorum. Okula girer girmez tuvalete yollandım. Kabine girip beklemeye başladım. Sınıfa özellikle son dakika gireceğim.

Ne olur ne olmaz. Önce Melih'in suratını bir göreyim. Çıktım yavaşça yürüdüm, öğretmeni görünce fırladım ve ondan önce girip en arkadaki sırama gidip oturdum. Yan gözle baktım Melih sırasında oturuyor.

Bana bakıyor, hafifçe baktım ben de ona. Gözü morarmış, iyi çakmışım. Dünden hatıra onun gözü benim de götüm. Sert sıra iyice acıtıyor yan oturabiliyorum ancak. 

Ders işlenirken başka bir şeyle ilgilenmez hiç, ama bu gün dönüp dönüp bana bakıyor. Yine o mahsun ifade suratında, hatta iyice artmış bir şekilde bakıp duruyor. Allahım bu kızmamış bana. Bilseydim iyice benzetirdim fırsattan istifade.

İyice kafayı taktı sanırım. Ben de ona inat, hiç yapmadığım bir şekilde dersi dinliyorum veya dinler gibi yapıyorum en azından. Benimle ilgilenmeyi bıraksın diye. Teneffüs zili çalar çalmaz fırlayıp çıkmam gerek sınıftan.

Bora'nın yanına gitmeliyim. Ne olur ne olmaz, bakışlara aldanmamak gerek, önlemimi alayım da. Bora'yı da görmüş olurum. Dün neler olduğunu da anlatsam mı acaba? Ahaha, şaka tabi, sadece ben yapsaydım belki. Kim olduğunu söylemeden anlatırdım. 

Ama puşt ne yaptı etti taktı bana. Bunu kimse bilmemeli ve bir daha olmamalı. İsterse ben ona takabilirim enfesmiş puştun götü. Sımsıkı ve sıcacık. Oha kalktı resmen bizimki. Bunları düşünmeyi bırakmalıyım hemen.

~~~

Zil çalar çalmaz Melih benim sırama doğru fırladı, ortada kafa kafaya geldik. Kolumdan tuttu, sırama doğru çekiştiriyor beni. Ne yapmalıyım acaba, kolumu çekip fırlayabilirim,

“ Lütfen Ata konuşalım”

Elinde de dün onlarda unuttuğum cep telefonumu tutuyor. En azından onu almalıyım. Neyse milletin dikkatini çekmenin gereği yok şimdi. Oturdum sırama tekrar. Yanıma geldi oturdu. Dibime kadar da girdi. Göt göte oturuyoruz, taktı benim göte. Hafifçe eğilip alçak sesle,

“ Ulan puşt çekilsene dibimden sınıftayız”

“ Tamam tamam farkında değilim kusura bakma... Ata dün neden vurdun bana?”

“ Neden olduğunu sen daha iyi bilirsin sıçtın ağzıma götümün üstüne oturamıyorum”

“ Özür dilerim, bir daha daha yavaş olurum”

“ Ulan Melih ananı sikerim senin. Ne bir dahası”

“ Tamam ya küfür etme, hele anneme. Başkası olsa dalmıştım şimdi... Zevkli değil miydi yani, yapmayacak mıyız mı bir daha”

“ İstiyorsan ben seni yapabilirim ama sen asla”

“ Lütfen Ata, baştan Selim'in de böyle olmuştu şimdi sadece zevk alıyor, o benim peşimde koşuyor yap diye”

“ Selim kim?”

“ İşte dedim ya biri var onu yapıyorum diye. Bizim sitede oturuyor. Ama artık yapmak istemiyorum çünkü hareketleri giderek feminenleşti. Eve gelince annemin filan dikkatini çekiyor. Eskiden beraber takılırdık dışarıda. Ama o kadar dikkat çekiyor ki giyimi ve özellikle hareketleri ve konuşması rahatsız oluyorum yanında”

“ Sen de yeni birini arıyorsun yani”

“ Yeni birini değil seni. Ben sana ne zamandır aşığım Ata, yemin ederim”

“ Siktir lan iyi ki bilgisayarında bir porno izleyelim dedik, ne aşkı oğlum. Ben erkeğim, göründüğü kadarıyla sen de öyle, ruhun ibneyse onu bilemem tabi”

“ Şu ibne kelimesini kullanma lütfen gıcık oluyorum. Ne var erkek erkeğe aşık olamaz mı? Deneyelim ne olursun yalvarırım. Hem en iyi arkadaş oluruz hem sevgili. Sen ne istersen onu yaparım ve mutlu ederim seni”

“ Oğlum ben karı mıyım? Neden bunları düşünüyorsun benimle ilgili”

“ Tamam deneyelim sadece yalvarıyorum bak sana”

Neyse zil çaldı.

“ Burda oturabilir miyim Ata”

“ Hayır sırana git, ben tek oturmaya alışkınım rahatsız olurum”

Diğer teneffüslerde de konuşmak istedi Melih, ama işim var dedim ve Bora'nın yanına gittim. Bora beni görür görmez, boynuma bakmaya başladı. Sıçtık, bu anlar kavga izinin nasıl olduğunu. Ne yalan uyduracam şimdi.

“ Ne oldu lan boynuna, biriyle mi yiyiştin”

Evet desem, kim diye sorucak. Ben onun gibi hikaye uydurmayı sevmiyorum. Yani çok dürüstlük meraklısı olduğumdan değil de, saçma geliyor. Manalı manalı bakıyor bana. Siktir yağmurdan kaçarken doluya tutulduk sanırım.

“ Anlatırım ben sana sonra uzun hikaye”

Ne anlatıcaksam. Şansıma üstelemedi.

~~~

Okul bitince, eve gidiyordum. Hava güzelmiş bu gün. Yavaş yavaş yürüyorum. Canım eve gitmek istemiyor hiç aslında. Bora biraz sahilde yürüyelim okul çıkışı dedi ama, boynumdaki izleri soracak tekrar diye, hemen eve gitmem gerek, dedim ona.

Birden arkamdan bir el uzandı. Döndüm baktım Melih tabi. 

“ Ata şu konuşmamızı bitirelim ne olursun”

“ Konuşma benim için bitti zaten”

“ Yapma ne olur benim için de bitmesine izin ver. Yarım saat sadece sahile inelim bak hava da çok güzel”

Off sıkıldım ama. Yine aşktan filan söz edecek kesin. Bu nasıl aşksa, oturamıyorum bile kıçımın üstüne. 

~~~



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler