Sarı Şey 5 ~ uçtum kuş gibiyim bile denebilir artık






Sarı Şey 5



~~~ uçtum kuş gibiyim bile denebilir artık ~~~



Yapıştı Melih

İniyoruz sahile Melih'le birlikte. Cebime baktım 10 lira var. Canım bira istiyor çok.

“ Ben bira alıcam” dedim.

“ Tamam ben alırım, kaç tane?”

“ Ne kadar çok o kadar iyi”

Üçer birayla kayalara oturduk. Ama bu Melih işi bilmiyor, kutu bira almış. Oysa ben de ona Bora açılışını gösterecektim. Kapağın kenarını kayaya dayayıp elimle vurarak. Karı zannettiğin kişi oldukça erkeksi numaralarla bezeli misâli yani...

Neyse tadı aynı nasılsa. Alkol olsun da, biraz kafayı dağıtabilelim. Canım çok sıkılıyor. Şu karne meselesine babam ne yapacaksa yapsa da meraktan kurtulsam artık. Bu yıl ablamın dediği gibi gerçekten kendimi aştım.

Babam da aynı performansı göstermez umarım.

“ Melih baban dövdü mü lan seni hiç”

“ Yok annemle babama pek sorun çıkartmam ben. Zaten üç yıldır kendi rezidansımdan pek çıkmıyorum, yemek filan her şey orada. Derslerim de çok iyi, bana kimse bulaşamaz yani”

Şanslı piç. Kıskandım onu şimdi. Onunkinin yanında benim hayatım gerçekten de rezillikler silsilesi gibi... Onun hayatı özel alan, benim ki kamusal... Kamusal alanda mı baş örtüsü takılamıyordu... Kamusal alan? ne ki la.

Puşt kendine oğlan da yapmış, seks hayatı da janti... Şimdi de bana kafayı taktı, ama ben Selim değilim, yavru kurt...

“ Senin ki dövüyor mu?”

“ Çocukken döverdi sonra bıraktı, ama dün notlarımın kötü olduğunu öğrenince beynimi sarsan bir tokat attı. Ablam internetten bakmış notlara. Babamın internet işinden haberi olmadığı için bütün notları öğrenmedi daha. Ablam alıştıra alıştıra söylüyor. Karneyi görünce ne yapacak merakındayım, kafamı patlatmaz umarım”

“ Çok üzüldüm yapabileceğim bir şey olursa söyle lütfen, bu güzel surata kıyılır mı ya”

Yanağımı okşuyor. İttim, itin elini.

“ Melih şu davranış kalıbını değiştir, sikerim kalıbını yoksa”

Yumruğumu kaldırdım. Üzüldü pıtırcık, patlatsam mı bir tane daha. Bu defa kaçamam ama, şimdi sopa yemenin alemi yok. Biralar olmasa iyi olurdu da... Dövüşmenin verdiği ferahlıktansa, biraların ki daha çekici...

“ Ata ben gerçekten ciddiyim gözümü morarttın, sana kızamadım bile. Başkası yapsa suratını dağıtırdım biliyorsun. Ama cidden kıyamıyorum sana... Aşığım diyorum, sen yok erkek kız muhabbeti yapıyorsun. Seni erkek olduğun için seviyorum zaten. Ben gayim, bu güne kadar hiç bir kızdan hoşlanmadım. Hep erkek arkadaşlarımdan hoşlandım. Hepsinden değil ama. En çok da senden”

Başkası yapsa suratını dağıtırmış, ulan götümü dağıttın zaten daha ne yapacaktın. Neyse bunu ona söylemedim. İyice havalara girecek puşt.

“ Benim hoşlandığım bir kız var. Yani ben gay değilim”

Suratı düştü. İyi ki söylemişim. Lan bu hakikaten mi bana aşık nedir, ağlayacak nerdeyse. Birayı kafasına dikti, denize bakıyor. Ben bir kıza bile, nasıl aşık olunur bilmiyorum. Bu bana aşık olduğundan söz ediyor. Kafamın basmadığı konular... Hiç sevmem.

Esra güzel bir kız bence. Ama ona karşı hislerim saf seksten ibaret, sanırım. Ağzına ve arkasına girmek istiyorum açıkça söylemek gerekirse. Kızlığını bozamam. Evlendiği erkek yapsın o işi artık, onun hakkı... Çok erkek egemen bir söylem oldu ama, böyle düşünüyorum ne yapayım. Söylem?

“ Tanıyor muyum kızı”

Yine mahsun ifadeyi oturttu suratına. Bu etkili ifadeyi ben de becerebilsem babama karneyi verirken yapsam. Belki halime acır macır... Bu Melih'e gerçekten üzüldüm şimdi... Gerçekten mi aşık? Hem bir hemcinsine, hem de benim gibi tuhaf birine...

“ Sana soruyorum Ata, söyle lütfen”

“ Ha, dalmışım, Esra var ya okuldan. Ondan hoşlanıyorum sanırım”

Esra'yı anlatmazdım aslında ona, ama aşk işinden kurtulmanın tek yolu bu geldi aklıma. Neyse birinci bira bitince biraz gevşedim. İkincileri açtık. Şerefe yapıp diktik kafaya.

“ Seviştik seninle ve zevk aldın. Ayrıca Esra da pek kıza benzer bir tip değil kabul et. Demek ki, alınma ama senin de içinde var ama itiraf edemiyorsun. Ayrıca porno zevkimiz de aynı, nasıl oluyor da kızlardan hoşlanıyorum diyorsun. Bence kaçıyorsun”

Buna ne cevap vereceğimi bilemedim açıkçası. Aslında haklı Esra türünde çok da erkeksi olmayan oğlan vücuduna benzer tipli kızlardan hoşlanıyorum. Beğendiğim pornolardaki çocuklara da bayılıyorum. Ama kendini becertmek, bu bana çok aşağılayıcı geliyor.

Sadece bira içmekle yetindim. Melih de fazla üstelemedi. Üçüncü biraya başladığımda kafam dumanlanmaya başladı. Hızlı içiyoruz, çünkü eve geç kalmamam gerek, dünden sonra sıkıyönetim daha da sıkılaştı.

10 liraya üç bira alamazdım. İki de kesmezdi. Melih yetişti imdada. Ablam okul çıkışı doğruca eve gitmemi emretti. Demir ladyim, şövalyeniz biraz alkol alıyor, bekleyiniz. Bir yarım saate emrinizdeyim.

“ Çok hızlı içiyorsun, ben de sana yetişmeye çalışıyorum”

“ Dün sayende eve geç kalınca ablam kızdı. Zaten notları biliyorsun. Senin boynuma yaptıklarını da kavga izi zannetti. Okul çıkışı direk eve gitmem gerekiyordu aslında. Bu arada sağol biralar ve yaralar için. Param yoktu yeterli”

Güldü epey suratıma anlamlı anlamlı bakarak. Ben niye böyle garip espriler yapıyorum acaba?

“ Ben sana ne diyorum sen bana ne. Ne zaman istersen, sözü bile olmaz. Benim harçlığım iyidir. Para gerekirse de benden alabilirsin”

Puşt beni orospusu yapmak istiyor. Gerçek niyeti ne acaba? Bilmek isterdim. Eğer kafasından böyle şeyler geçiriyorsa, bıçağı kaba etine sokarım. Cezası az oluyormuş. Bu yaşta cezaevlerine girmek hedeflerim arasında yok. Belki ilerde…

Neyse, birayı hızlı ve aç karnına içmek iyi geldi. Ayağa kalkınca, o tatlı yere basmıyorum hissine bayılıyorum... Kuşlar gibi olmasa da uçuyorsun işte. Ben uçarken kimse bana dokunamaz, babam dahil...

~~~

Akşam yemeğinde çok resmiydim. Babamla göz göze gelmemeye çalıştım. Annem her zaman ki gibi kendi aleminde. Ablam, devamlı bana bakıyor, acıyor mu lan bu bana nedir? Sonun iyi değil bakışları atıyor sanki...

Yemekten sonra odama döndüm ve yattım. Yeni bilgisayar ekranım tavanım, oraya bakıyorum. Gözlerimi de yormuyor, ne güzel. Bir ara ablam geldi.

“ Ablacım, bilgisayarı açabilir miyim?”

Açabilir misin, demeliydim aslında. Çünkü, şifresini değiştirdi. Bana da söylemiyor. Bu kesin çözümlere bayılıyorum. Bütün ebeveynler uygulamalı benim gibi çocukları varsa... Benim anlamadığım Melih hiç karışanı olmadığı halde neden ders çalışıyor?

Hele de o dev arşiv yanıbaşında dururken. Odasına da kimse giremiyor. Ben olsam her halde otuzbir çekmekten bayılırdım. İnternet var, nereye istersen gir; onun yerine otur ders çalış.

İlginç durum. Ya da ben ilgincim bilemiyorum. Ablam talebimi kabul etmedi. İkinci dönem başlayıp notlarımı düzeltene kadar bilgisayar yokmuş. Tebrikler. Bunun bana motivasyon olarak geri döneceğinin hesabını mı yapıyor?

Bu iyi geldi işte. Sizin yüzünüzden otuzbir çekemiyorum. Çözüm bulalım dedik, Melih'in evine gittim, o da beni ibne yapmayı kafasına koymuş. Sizin yüzünüzden oğlunuz elden gidiyor... Bunları anlatmalı mıyım ablama?

Keşke kitap okumayı filân sevseydim veya televizyon izlemeyi. Annemle beraber onun dizilerini izlerdim. Yorumlar yapardık, daha olmadı ağlardık... Yani bir şekilde eğlenecek bir şeyler bulurduk işte...

Ya da babamla maç izlerdim. Beraber küfür ederdik, hakeme veya karşı takım oyuncularına. Fenerbahçe yenmişse bütün spor programlarını da seyre dalardık gece yarılarına kadar... Unuttum ben fenerbahçeli değildim...

Ablam iyice bokunu çıkardı işin, ben ses çıkaramıyorum diye. Yatmadan önce süt seanslarına da döndük. Ladyim ben küçülmüyorum büyüyorum. Biraz yavaş ama olsun... Beni Benjamin Button ile karıştırıyor herhalde.

~~~

Öylece geçiyor günler. Melih'in mahsun bakışları ile... Okulda bir dakika rahat vermiyor bana... Bıkmadan her gün, yanında oturabilir miyim diyor. Ben de hayır diyorum... Ertesi gün yine soruyor. Ne sebat bu ya... Derslerine de böyle inatla çalışıyor demek ki.

Teneffüs olur olmaz yanımda bitiyor. Dışarı çıksam, o da geliyor. Tamam iyi çocuk bir şey demiyorum. Eğer beni öyle becermeseydi ama, bundan rahatsızım ve gözümün önüne geliyor durmadan.

Sadece ben onu yapsaydım sorun yoktu. Ama o hayvan gibi aleti birine takmadan durmaz tabii. Bir gün teneffüste bahçede oturuyorduk,

“ Jesse Star'ın yeni pornosunu koymuşlar GT'ye onu indirdim” dedi.

“ Yeni mi çekmişler”

“ Evet Helix 2015”

“ Oha Helix'ten çekmemişti hiç. Çok az filmi var zaten, bayılıyorum ona. İlk on bottom da o var bence. Yeniyse 1080p dir. Ulan ne şanslı herifsin. Çekmişsindir de seyrederken”

“ Yok istemeye istemeye Selim'i çağırdım. İki posta attım birini ağzına birini arkasına. Ama gözümü kapatıp onun sen olduğunu düşünerek”

“ O arada benim sana taktığım sahneyi de düşünseydin”

“ Ata ben pasif olmaktan zevk almıyorum”

“ Ben de”

“ Yapma işte zevk aldın. İlle sen de yapmak istiyorsan bir gün gel Selim'i çağırayım becer, tatlı çocuktur aslında. Şu aşırı feminen tavırları olmasa. Söylüyorum ama engel olamıyorum diyor. Taksime filan da çıkmaya başlamış. Tam ortam lubunu oldu. Babası dövmüş geçen gün eve geç geldi diye”

~~~

Okuldan sonra da koşup yanıma geliyor Melih. Bizim eve kadar beraber yürüyoruz. Aslında ben sahile gidip bira içmek istiyorum. O da beni evine çağırıyor. Porno izlemeyi ve onu becermeyi de deli gibi istiyorum.

Ama ablam bi şey mühendisliği, ne sikimse işte, okuduğu için, ev okul mesafe çarpı zaman filan bir formüllerle evde olmam gereken saati hesapladı. Okuldan çıktıktan sonra en geç yarım saatte evde olmam gerekiyormuş.

Eve girince sabit telefondan onu arıyorum. Böylece sonradan delilleri karartma imkânım kalmıyor. Nerden aklına geliyor böyle şeyler? Casus gibi kız. O nedenle kendini, kendi kendine erkek arkadaşım ilân eden Melih'in nazik ev davetlerini de kabul edemiyorum. Eder miydim onu da bilemiyorum...

~~~

Beklenen Gün

Sonunda beklenen mutlu gün geldi ve aldık karneleri. Hepsi belli zaten de internet şeysinden, babamın haberi yok sadece. Bu yıl oldukça sade bir karneyle geçtim eğitim tarihimize. Önemli derslerin hepsi on ile yirmi arasında...

Eve girdim, ablam erkenden gelmiş. Sanırım babam daha önce gelir filân diye. Kız beni seviyor. Ama kafama çok ağır vurmasa iyi olur. Elbet intikam günü gelir Ladyim, bunu yaz bir kenara... Ablam önceden belli karneyi aldı benden. Çok da meraklıydım.

Odama gittim. Yattım, sevgili babamın ne diyeceğini daha doğrusu ne diyeceği sikimde değil de, ne yapacağını merak ediyorum. Türlü seçenekler arasında dolanırken müthiş uykum geldi bayılacağım nerdeyse.

Neden bilmiyorum kalkıp kapıyı kilitledim ve tekrar yatıp uyudum. Sanırım kapıyı kilitleyince kaçınılmaz sondan kaçacağım gibi yanlış bir hesap yaptım uyur gezer halimle. Hesabım kuvvetli değil ne yapayım. O nedenle mühendis olmamaya karar verdim...

Müthiş bir sesle uyandım, kapıma birisi tekme tokat girişmiş ve bağırıyor. Babam tabi. Bir baba bu küfürleri oğluna eder mi ya. Annem onun eşi sonuçta. Biraz saygı lütfen. Anneme o işi yapıyor olabilirsin ama, herkese duyurmak zorunda mısın?

Neyse ki annem aldırmaz. O dizisini izliyordur şimdi, az biraz kaygılı... Öyle bir bağırıyor ki, fırladım yataktan oda karanlık, ayağım bir şeye takıldı ve uçtum. Biranın etkisi geçti, bir de böyle uçmayı deneyelim bakalım. Kafamı bir yere geçirdim.

Elimi götürdüm kanıyor. Işığı açtım, masanın ayağına çarpmışım. Kapıyı açtım ablam babamın kolundan çekiştirerek, bir şeyler söylüyor. Babamın suratı kıpkırmızı, kapıma yaptığı aşırı hareketlerden ve bağırmaktan.

Ablamdan sıyırdı kolunu ve burnumun üstüne çaktı bir tane. Sanırım bir tane yetti de arttı bile. Uçtum tekrardan, kuş gibiyim bile denebilir artık... Yere düşünce bir de tekme savurdu, koskoca adam benim için yerlere kadar eğilecek değil ya vurmak için...

Neyse ablam sporcu vücudunu kullanmaya karar vererek, ciddi bir hamleyle babamı biraz da sürükleyerek salona, cephe hattının gerisine çekti. Sonra cepheye geri dönüp, yaralı askerlerini toplamaya başladı... Teşekkürler Ladyim savaş alanlarında, adeta bir şövalye gibisiniz...

~~~

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler