Liseden Üniversiteye 11 ~ beraberiz





Liseden Üniversiteye 11



~~~ beraberiz ~~~



Sabah gözümü açtığımda yanağımın altında onun küçük memesini hissedince, sevinç çığlığı atıcaktım nerdeyse. Göğsünde yatıyorum. Aman allahım neden bu kadar güzel uyuduğum belli. Ona yapışmışım adeta.

Sevişirken o benim içimdeydi, uyurkense ben onun. Üstü çıplak yine, bu çocukta üşümek diye bir his yok sanırım. Gerçi evin içi sıcak, ama çıplak uyumak biraz şaşırtıcı geliyor bana. Aynı günde iki defa Mert'le beraber olmak, rüya gibi, ama aynı zamanda da üzerimden silindir geçmiş gibiyim. 

Kolumu kaldıracak halim yok. Şifa niyetine, kokusunu içime çektim ve yanağımı tenine sürttüm. Kendime gelir gibi oldum. Sıcak bir banyoya ihtiyacım var. Uzanıp cepten saate baktım, 9'a geliyor. Hemen kalkıp okula gitmemiz lazım.

Ama onu da bırakamıyorum. Hafifçe kıpırdadım ve dudağına ufak bir öpücük kondurdum. Gözlerini açtı meleğim. Öpmeye başladı. Offf başım dönüyor, uyanır uyanmaz böyle öpülünce. Altına aldı beni öperken, sertleşmeden önce onu hemen duşa sokmam gerekiyor, yoksa onun altında kalabilirim… Nefes almak icin durduğunda,

" Aşkım saat dokuz hemen çıkmamız lazım, hadi lütfen"

" Tamam tamam bok var sanki, ne çok seviyor muşun okulu"

Aşkım. İlk defa ona böyle hitap ettim. Daha doğrusu hayatımda birine ilk defa böyle hitap ettim. Bir kızgınlık belirtisi göstermedi neyse ki. Sanırım böyle hitap edilmesine alışkın. Çok kişiyle beraber olduğunu söylemişti zaten. Hepsi de ona aşık olmuştur sanırım. Gıcık oldum şimdi ...

Benim merak ettiğim, o hiç kimseye böyle hitap etti mi acaba. Veya daha güzeli, bana bir gün der mi, aşkım... Birinin, yok birinin değil, Mert'in, aşkı olmaya o kadar çok ihtiyacım var ki...

Duşa girdim. Mert'te geldi. Bu böyle hep benle duş alırsa ve bir gün de beni bırakırsa, ben daha da yıkanmam herhalde 😊 . Mutluluktan gebereceğim nerdeyse. Ama bu sihir bozulur ve ben eski hayatıma dönerim diye de korkudan ölüyorum. Yani her durumda ben ölüyommm 😊 .

Birbirimizi sabunladık. Ama onu tahrik etmemek için oldukça hızlı hareket ettim. Sanırım okula geç kalmak istemediğimi anladı ve kendini tutuyor. Yoksa yarı erekte haldeydi, dokunsan... Yandık yani. Neyse kazasız belasız duş işini hallettik.

Duştan çıkınca aynaya baktım, tenim beyaz olduğu için berbat haldeyim. Dudaklarım kıpkırmızı, boynumun bir tarafı kızarık diğer tarafıysa morarmış. Vücudumun elbiseden görünmeyen yerleri daha da kötü. Ama neyse, fazla acımıyor. Okulda soranlara ne diyeceğim?

" Okulda yiyelim mi bir şeyler, evde yapmaya zaman yok"

Şimdi kahvaltı filan uğraşmak istemiyorum. Bunu biraz korkarak söylemişim herhalde.

" Tamam ya korkma seni mutfak işçisi olarak almadık. Akşam yemeğini de ben söylemedim, kendin hazırladın zaten. İstemediğin zaman yapmazsın kasma kendini, dün de söyledim sana"

Yatak ya da dayak işçisi olarak mı aldın, diye bir espri yapmak geldi aklıma, ama sabah sabah ortamı germeyeyim diye sustum.


Mert'in enfes tek kapı spor bir arabası var. Markası ne, dedim, no name, dedi. Anlamadım. Oturdum yanına ama, popomun üstüne oturmamın imkanı yok, çok acıyor, yan oturdum mecburen. Mert halime güldü, ben de ona gıcık oldum. Sanki o yapmamış gibi bir de gülüyor. İnşallah okulda böyle oturduğumu görünce... Yani, bu işlerden anlayan birileri yoktur umarım. Arabayı sürmeye başladı...

" Çok mu acıyor" 

" Umursuyor musun ki ?"

" Ters cevap verme bana"

" Sadece sordum, terslik olsun diye söylemedim"

" Umursuyorum tabii, neden umursamayayım"

O zaman neden o kadar sert vurdun popoma, demedim tabii. Ters ters bakıyor çünkü... Ortamı yumuşatmak için.

" Dururken acımıyor çok, ama popomun üstüne oturamıyorum"

Bana doğru uzandı arabayı kullanırken, ben de dudağımı uzattım,

" Dışarıda olduğumuzu unutma" deyince, yanağımı çevirdim. Tatlı bir öpücük kondurup,

" Kusura bakma" dedi.

" Ö- önemli değil" diyebildim kekeleyerek titrek bir sesle.

" Hah böyle akıllı ol"

" Olurum" deyince, güldü epey.

" Nerde nasıl cevap vericeğini tabii eğer istersen iyi biliyorsun tatlı şey"

Ve yanağımdan bir de makas alınca, benim yelkenler indi tabi. Tatlı şey, o ben oluyorum bilesiniz 🎈 Bu çocuk beni öldürse, mezarıma gelip özür dilese, ben de artık nerdeysem cennette mi cehennemde mi, ordan, tamam aşkım üzülme derim, her halde.

Arabayı çok güzel kullanıyor. Beğendiğim genç ve güzel erkekler araba kullanırken onları seyretmeyi çocukluğumdan beri severim. Hızlı ve spor dedikleri tarzda kullanıyor arabayı. Ben araba kullanmayı bilmediğim için, ne zaman nerde ne yapıyor izlemek hoşuma gidiyor.

Araba hızlı gitmesine karşın onun hareketleri oldukça yumuşak ve sanki yavaş. Bir adım sonra ne yapacağını biliyor gibi, o derece kendine güvenli 🏁

" Arabayı çok değişik ve güzel kullanıyorsun" 

" Teşekkür, severim araba kullanmayı"

Düşünmeden ağzımdan şu kelimeler adeta dökülüverdi,

" Keşke bütün sevdiğin şeyleri böyle yumuşakça yapsan"

Birden frene bastı, emniyet kemeri olmasa cama yapışırdım. Çok korktum. Kaza filan olmuş gibi sanki. Kenara çekti ve o delici bakışı yüzüme yerleşti,

" Gördüğün gibi, araba kullanırken de sert oluyorum bazen. Bugün biraz fazla benimle ilgili yorumlar yapıyormuşsun gibi geldi, yanılıyor muyum yoksa?"

" Tamam haklısın son söylediklerim için özür, tutanaklardan çıkardım, öylesine aklıma geliverdi işte"

Bakmaya devam ediyor. Korkudan gözlerimi kaçırdım yere bakmaya başladım.

" Eğer tem de olmasaydık ve sen de bu kadar zayıf olmasan... İn yürü derdim ama neyse..."

Belki kızgınlığı geçer diye, artık yalakalığı ele aldım n’apıyım.

" Oysa sen bana o kadar da yorum yapma demiştin biliyorum, aptallığıma ver lütfen, gerçekten bir daha olmayacak söz..."

" İyi olur " dedi sinirlice ve bastı gaza...

Neyse ucuz atlattık. Nerden aklıma geldi de söyledim o lâfı, pişman oldum. Ama yalan da değil işte, offf patlıyacam 😡 . Oysa ben onunla konuşmak, yani yorum yapmak istiyorum.

Belki, azıcık onu değiştirmek ve ben onun için değişmek istiyorum. Sevgi veya aşk böyle bir şey değil mi 👬 ? ... Bu ise, yorum yaparak olur, ama izin yok işte ...Neden hep izin alan taraf benim onu da bilmiyorum.

Nasıl olsa onun dediği olacağına göre en iyisi bu düşünceleri kafamdan atmak. Çünkü sonuçta üzülen ben olacağım... Tamam bu kısmı siliyorum kafamdan mecburen. Önümüzdeki maçlara bakalım...

≈≈≈

Yolda giderken bir Starbucks'ın önünde durdu ve bana para verdi (dün param olmadığını söylemiştim diye herhalde, e Starbucks bana biraz pahalı zaten 😀 Birer latte ve sandviç aldım. Arabada yiyorduk.

Aklımı kurcalayan şeyi sormak istiyorum ama yine kızacak kesin. Okula gelmek üzereydik bir an önce sormam gerek. Zaten yaşamım boyunca tırsık biriydim. Ama Celâl beni iyice korkak yaptı.

Eh Mert de iyi biri olmasına rağmen, yataktaki davranışlarıyla, bu tırsıklığımı pek değiştirmedi. Ama neyse seks dışında, damarına basmazsan, demin olduğu gibi yani, oldukça normal biri.

" Kızma ve oluruna bırak ve yorum yapma deme lütfen ama, sana bir şeyler sormak istiyorum"

Sıkıldı sanırım yine sevgi aşk filan konularını açacağımı sandı. Sustu.

" Merak etme seni kızdıracak bir konu değil. Lütfen, sorabilir miyim?"

" Peki sor"

Biraz kızdı, buz gibi. Sanki öldürecem onu. Niye sekste bu kadar atılgan olan biri, bu kadar korkar sevgiden ve sorumluluktan. Oysa ben başka bir şey soracaktım ona.

" Okulda bir şeyler yiyelim demiştim ama sen, Starbucks'tan aldırdın. Sonuçta okulda da var cafe. Okulda birlikte görünmek istemiyor musun, yani kantinde cafede filan. Yanlış anlama eleştirmek için söylemiyorum. Sadece ne düşündüğünü bilmek ve seni kızdırmamak için soruyorum bunları"

Çok yalaka olduğumu biliyorum, tamam kızmayın ya. Düşünmeden söyleyiverdim işte. Daha ilk günden bırakır beni diye, onu kızdırmak istemiyorum. Birini deli gibi sevseydiniz ve bütün yaşamınız da benim gibi yalnız geçmiş olsaydı beni anlardınız.

" Ne alakası var ya. Çok ayrıntı düşünüyorsun. Aklıma bile gelmedi bunlar. Okulda istediğin gibi davranabilirsin. Ama tabi evde yalnızken olduğu gibi değil"

" Yani aramızda bir ilişki olduğunu belli etmemeliyim. Arkadaşız gibi davranmamı istiyorsun sanırım. Yanlış mı anladım?"

" Doğru anladın. Ben böyle şeylerden çekinmem aslında ama acele etme. Daha yeni tanıştık ve bir gündür beraberiz. Şu benim zamana bırak sözümü hep hatırla"

Beraberiz. Bu harika işte.

" Tamam haklısın. Seni çok sevdiğim ve kaybetmek istemediğim için böylesine telaşlıyım, idare et beni biraz. Ve kızma lütfen"

" Kızmıyorum merak etme. Çocuk gibisin. Bu halin de bazen hoşuma gidiyor bazen de kızdırıyor aslında. Ama bu kadar kendine güvensiz olmana üzülüyorum. Böyle telaşlı ve ayrıntıcı olursan hiç mutlu olamazsın ki"

Bir kere daha doğru erkek olduğundan emin olmuştum Mert'in. Daha bir günde beni tanımıştı bile. Ve bana seni seviyorum demese bile, her fırsatta hoşlandığını söylüyordu. Bu benim hayatımda ilk. Ben okulda ona arkadaş gibi davranmaya dünden razıyım. 

Zaten beni bırakmasın ben herşeye razıyım. Tanışmıyormuşuz gibi yap, der diye korkmuştum sadece. Neyse bunu ona söylemedim. Ben de yavaş yavaş stratejik davranmayı öğreniyommmm 😊 . Zaman verin bana.

≈≈≈

O gün, yani Mert'le, benim için muhteşem olan ilişkimizin başladıktan sonraki ilk günü, kendimi ara ara istemsizce gülücükler saçarken buluyorum. Daha sınıfa girer girmez, hemen Emel yanıma geldi ve beni koridora sürükledi.

" Ne bu halin Can"

" Ne varmış halimde"

" Hiç bir şey, sadece üstünden tank geçmiş gibisin. Mert'le yattım deme sakın"

" Dedim bile"

" Neden erkeklerin sana böyle şeyler yapmasına izin veriyorsun, normal insanlarla değil de sapıklarla birlikte olmak mı seni mutlu ediyor. Mazoşistsin sen"

" Tamam Emel uzatma lütfen. İnan ki çok mutluyum, bunlar da bir iki güne geçer. Tenim çok beyaz olduğu için hemen iz yapıyor sadece, abartma acımıyor, bir şeyim yok yani merak etme"

" İyi sen böyle devam et. Her geçen gün vites büyütüyorsun. Bundan sonra beraber olacağın erkek muhtemelen işkenceci veya katil çıkar"

" Yeter lütfen korkutma beni. Zaten Mert'ten sonra kimsenin hayatıma girmesini istemiyorum, aşık oldum ona"

" Bir ay önce de Celal'e aşıktın ama. Sen kabak çiçeği gibi açıldın. Sonun iyi olur inşallah"

" Amin bacım"

...

İkimiz de güldük, Emel daha çok güldü, olay tatlıya bağlandı. O gün çok kafamı veremesem de, bir şekilde dersleri bitirdim. Kütüphaneye gittim ve internetten Mert'in ders programına baktım. İki dersi kalmıştı onun da. Mesaj atsam kızar mı acaba?

Celâl gibi olmadığı aklıma geldi ve yazdım. Ona nasıl hitap edeceğimi bilemiyorum. Daha doğrusu bal gibi biliyordum da, beni şımarık bulmasından veya onu sıkboğaz etmekten çekiniyorum. Ama sonuçta o benim aşkım.

Can ▶︎ Mert

selam ben dersten çıktım kütüphanedeyim onu haber vereyim dedim

Onu haber vereyim dedim, ne saçma yazdım. Sana haber ver mi demiştim, diye cevap yazmaz umarım. Veya hiç cevap vermez diye bile korkuyorum. Sonuçta amacına ulaştı. Onun deyimi ile sikip bırakır diye ödüm kopuyor.

Bunları düşünmemem gerektiğini biliyorum ama kendime engel olamıyorum. Hayatımın bütün alanlarında o var artık. Neyse ki ben karamsarlaşmaya başlamışken, yupi cevap geldi ...

Mert ▶︎ Can

tamam geliyorum kütüphaneye

Can ▶︎ Mert

💕😍

Buna bir cevap gelmedi ne yazık. Neyse sanırım yine şansımı zorluyorum.

Onu öylesine özledim ki sabahtan beri. Acaba bölümümü mü değiştirsem 😊 . Aşkım bir dev gibi girdi kütüphaneye. Kızlar hep ona bakıyorlar, ulan yolacam bu orospuları yeminle. Bu defa aşık olmak beni delikanlı mı yaptı ne?

Acaba selamlaşmada öpecek mi beni diye meraktan ölüyorum. Yanıma gelince ayağa kalktım, hafifçe uzandım, hem kokusunu duyayım hem de öpsün beni diye. 

Yanağını uzattı, off hem sert hem yumuşacık yanacıklarından öptüm ve mis kokusunu çektim içime. O da beni öptü. Kiraz dudaklım🍒 Biraz abarttım sanırım, hafifçe de sarılmışım farkında olmadan. Kendini geri çekti hemen, ve o delici bakışını attı.

" Özür dilerim, farkında olmadan yaptım"

" Tamam sorun değil, dikkatli ol biraz. Kapak olmayalım ilk günden"

" Söz bir daha olmaz, tekrar özür... Nasıl geçti günün?"

" Fena değil de şu matematik dersi sikiyo kafamı. Hiç bir şey anlamıyorum"

" Beraber yemek yiyelim mi? İstersen sonra da beraber bakabiliriz. Benim iyidir matematiğim"

" Kötü olan bir dersin var mı ki senin. Tamam gel dışarıda adam gibi bir şeyler yiyelim. Sonra da çalışırız"

Sonra da o beni çalıştırmaz dün olduğu gibi umarım. Bütün gün popomun üstüne oturamadım. Yan oturdum ve arkama da yaslanamadım. Emel de dalgasını geçti tabii. Bir de demesin mi, enişteninki iri herhalde, diye. Cevap vermedim tabii.

" Mert yanlış anlama beni ama pahalı yerlere param yetmez benim. Babamla küsünce para vermeyi de kesti. Annem ne gönderirse işte, o da ancak okul kantini ve kafeteryayı karşılar"

" Parayı düşünme sorun değil. Sen bana ders anlatırken ben bunu dert etmiyorum. Sen de böyle şeyleri dert etme, ailemin durumu iyidir benim"

Alışkın olmadığım şeylerle karşılaşınca utandım biraz. Sanırım dalmışım. Mert beni kolumdan sürüklemeye başlayınca kendime geldim. Ya şu sürükleme huyunuzdan vazgeçseniz.


≈≈≈

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler