Liseden Üniversiteye 22 ~ aşkımsın benim forever






Liseden Üniversiteye 22




~~~ aşkımsın benim forever 🌀 ~~~




Kütüphanede, Dani’nin geliyorum oraya diye biten mesajını okuduktan sonra farkında olmadan;

“ Bu ne yaa şimdi” diye bağırmışım.

Herkes bana bakıyor. Artık alıştılar ama, kitap fırlatmalarım ve garip kendi kendime konuşmalarıma filan. Bu da bir yenilik işte, bağırıverdim. Yalnızlığın yan ürünleri ne yaparsın. Asıl birazdan Dani buraya geldiğinde ne olacak acaba? 

Şimdi ne yapmam gerek hiç bilemiyorum. Adam gibi Mert’le beraber olabilseydik, bu saçma sapan şeyler de başıma gelmezdi. Aslında beraber olduğumuz için bunlar başıma geliyor olmasın?..

Hayatımda sevebileceğim ve beni sevecek birisi olsun istedim hep. Ve nedense bunun bir erkek olmasını tercih ettim. Bu tercih benim mi bilemem tabii. Ama rüyam bu kişinin çocukluk aşkım olan Sinan gibi birisi olmasıydı. 

Ya da en güzeli bu kişinin Sinan olmasıydı. Bu tabii çocuklukta olabilecek bir şey değil. Sadece bir istek veya bir düş olarak kalıyor ancak bunun gibi çocukluk aşkları. Ama ömür boyunca da unutulmuyor bu yarım kalmış istek. 

Hep acıtan ama bir o kadar da tatlı bir iç gıdıklayıcısı sanki, senle birlikte büyüyor içinde… Ne yazık allah onun gibi biriyle karşılaşma fırsatını vermedi bana. Ya da öyle insanlar ve o tür muhteşem olaylar sadece çocuk masumiyetinde var olan ve yaşanabilen şeyler. 

Çocuklara tanınmış bir ayrıcalık mı, yoksa onlar mı ancak öyle hissedebiliyorlar bilemem. Bana ikisi de doğru gibi geliyor. Çocukluk bitince, sadece şiddet ve sevgisizlik dolu bir dünya başlıyor sanki. 

Ya da benim payıma bunlar düştü bu güne kadar. İşin en acı tarafı ben çocukluğumu da mutlu ve huzurlu yaşayamadım, diğer bir çok insandan farklı olarak. Çocukluğumdan tek mutlu hatırladığım anlar ise; sadece Sinan’la geçirdiğimiz zamanlardı.


Kafam deli gibi çalışıyor ama ne yapacağımı bilemiyorum. Aklım durdu sanki. Yorgunluktan kütüphanede masaya kollarımın üzerine kafamı koyup yattım, gözlerimi kapattım. Sinan’ı düşünüyorum.

Sinan benden iki yaş büyük olduğundan ve ben okulu erken bitirdiğim için o bu yıl lise son da okuyor. Ben İstanbul’da okul kazandığımı öğrendiğimde hem çok sevinmiştim hem de Sinan’dan ayrılacağım için çok üzülmüştüm.

Sinan’la 15 yaşlarında filanken ben, birlikte olduğumuz ve beni çok etkileyen bir gün geldi aklıma. Çok sıcak bir yaz günüydü. Annesi babası çalıştıkları için evlerinde kimse yoktu. İnternetten film indiriyorduk. 

The Kings of Summer’ı indirdik, televizyona gönderdik görüntüyü. Salonda büyük kanepede izliyoruz filmi. Başrolü oynayan çocuk, Nick Robinson, bayılıyordum ona. Sinan’a çok benziyor. 

Özellikle çok ilginç ve güzel ağzı, yanlarında kıvrımları olan Sinan’ın ağzının aynısı adeta. Mert’de var o kıvrımlar, onunkiler en büyüleyicileri tabii. Onun için bu filmi birlikte izlemek istemiştim.

“ Çocuk sana çok benziyor” dedim.

“ Beğeniyor musun bari”

“ Bayılıyorum” dedim gözlerinin içine bakıp.

Kalktı birden. Kola getirdi mutfaktan. Bana da verdikten sonra, bana iyice yapışarak oturdu bu sefer. Kollarımız ve şortlu çıplak bacaklarımız birbirine değiyor. Ne o ne de ben çekmiyorduk kollarımızı ve bacaklarımızı. Tam tersine ikimizde sanki hafifçe bastırıyorduk.

Bütün vücudum titriyor heyecan ve zevkten. Hava sıcak ama onun vücudunun sıcaklığını hissetmek... İkimiz de erekte olmuştuk 🐛. Ama bir düzeltme hareketi her şeyi berbat edebilirdi. İkimiz de kıvranıyorduk belli etmemek için. 

Ben önüme hiç bakmadım. Ama yan gözle onun önüne bakıyordum. Şortunun önü kabarmıştı ve çok belli oluyordu. Kim bilir nasıl acıyordur sıkıştıysa, diye düşündüm. Kalbimin sesini duyuyordu sanırım, yerinden fırlayacak gibi.

Öylece dururken, Sinan kolunu da benim arkama attı. Aman allahım. Artık kokusunu da duyabiliyordum. Ben de biraz aşağıya kaykıldım ve başımı hafifçe onun omuzuna yasladım.

O güne kadar böylesine heyecanlı ama bir o kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Bu şekilde, birbirimize hafifçe bacak ve kollarımızı sürttürerek ve ben onun omuzunda onun eli ise benim diğer omuzumu ara sıra sıktırarak filmi izledik.

Beni ellese veya ben onu, sanki boşalacak kadar hassaslaşmıştık, sanırım. İkimiz de nerdeyse bir saattir erekte durumdaydık. Heyecana bak. Film bitince, birbirimize baktık. Ne mahsun bir ifade ama, şimdiki aklım olsa yapışırdım dudaklarına.

İşte çocuk masumiyeti bu olsa gerek. Ne olursa olsun o gün en az onunla sevişmiş kadar hoşuma gitmişti, o ilk tensel temasımız. 

Eve dönünce, bilgisayarın ekranına Sinan'la olan bir resmimizi açtım ve yaşadığımız o anları düşünüp, kendimi tatmin ettim. Müthiş bir patlamaydı hatırlıyorum hala, bütün vücudumla gelmiştim adeta. Bilgisayarın ekranına kadar fışkırmıştım... İkimizin suratına...😛

≈≈≈

Sıçradım masada titreyen telefonun sesiyle. 

Dani ▶︎ Can

geldim hangi yurttasın ve oda numaran ne lütfen yaz

Evet beklenen fırtına sahillere vurdu. Ne yapmam gerektiği konusunda hala aklıma bir şey gelmiyor. Keşke çocukluğumda olduğu gibi yine Sinan yanımda olsa ve korusa beni bütün kötülüklerden.

Saate baktım 21:35. Duruyorum öylece. 21:45; 

Dani ▶︎ Can

böyle yaparsan daha çok hırslanıyorum beni yok sayma senin iyiliğini istiyorum ben yine cevap vermezsen adını anons ettiricem nasıl olsa geleceksin kafama koyduğum şeyi yapmadan bırakmam

Hay kafana senin… Mert’e haber versem son defa konuşucam Dani ile diye; pat buraya gelir ve kavga ederler. Abisi yetmedi bir de kardeşi…

Can ▶︎ Dani

merte söz verdim seni görmeyeceğime yalvarırım git ne söyleyeceksen mesaj at okurum lütfen dani

Dani ▶︎ Can

hayır yurtların otoparkındayım hemen gel yoksa ben çıkıyorum arabadan

Can ▶︎ Dani

off tamam

Güya nazik biriydi bu Dani. O da herkes gibi davranmaya başladı bana. Kitaplarımı çantama koydum, çıktım kütüphaneden. Dışarıda Mart soğuğu var. Ama üşümüyorum. İyice hissizleştim sanırım. Yavaşça yürüdüm yurtların otoparkına doğru. 

≈≈≈

Orda duruyor tank gibi arabasıyla. Beni gördü. Arabadan çıktı yanıma geldi. Elini uzattı ve öpmek için uzandı, puff mecburen ben de. Kesif alkol kokuyor. Gözleri de kanlanmış. Bu halde araba mı kullanmış bu deli. 

Benim kapımı açtı, sanki kız arkadaşıyım, gıcık oldum. Arabanın içi de alkol kokuyor. Arabada da içmiş sanırım.

“ Dani önce ben konuşmak istiyorum” 

“ Tamam dinliyorum”

“ Seninle iki gündür tanışıyoruz ama sanırım terslik ben de kiminle tanışsam özellikle erkekse başıma mutlaka iş açılıyor. Buna sen de dahil oldun teşekkür ederim. Sana kötü bir şey mi yaptım? Neden bunları yaşatıyorsun bana”

Eliyle dur işareti yaptı ve,

“ Bak…” dedi.

Dibime kadar girdi bunu söylerken. Hemen kendimi geri çektim. Kafamı cama vurdum kaçayım derken. Özür diler ve dur der gibi ellerini kaldırıp avuç içlerini gösterdi. Ama konuşamadı şaşkınlıktan. Ondan bu kadar korkmama şaşırdı her halde. Oysa ben herkesten korkarım, salak şey. 

“ Hayır sen beni dinle önce ve lütfen fazla yaklaşma bir daha. Çıkar giderim yoksa. Anlatıcaklarının benim başıma yeni işler açacağından eminim, Mert’le aranızda ne varsa bunların içine çekme beni. Tanıştığımızı unut, sana anlattıklarımı unut ve lütfen beni de unut. Yalvarırım sana. En önemlisi Mert’in peşini bırak. Onun kılına zarar gelirse ölürüm ben. Şimdi gitmek istiyorum”

“ Sen de şunu unutma, gitsen de kalsan da seni asla unutmam. Çok etkiledin beni. Hiç hayatında olmasam bile, isterse yıllar sonra olsun, bir telefonuna bakar yanında olmam”

Allahım hem deli gibi merak ediyorum anlatmak istediklerini hem de dev korkuyorum. Size daha önce de bahsetmiştim. Bazen içgüdülerim müthiş kuvvetlidir. Ve şu an da o anlardan biri… 

“ Teşekkür ederim ama anlatacaklarını duymak korkutuyor beni”

“ Hayır bilmen gerek lütfen dinle. Yoksa Mert senin bütün hayatını karartacak. Kısaca anlatıcam eğer gerçekten ilgini çekmezse susarım ama bilmelisin bunları inan bana…” 

“ Of peki anlat”

≈≈≈

“ Önce şurdan başlayayım. Mert’le bizim ilişkimiz diyeyim, abim Alex’le onun teyzesinin kızı Gökçe’nin çıkmasıyla başladı. Mert sanırım Gökçe’ye çok düşkünmüş. Başka şeylerde var tabii. İstersen onları da anlatırım. Neyse, Mert bunu duyunca soluğu abimin yanında almış ve tehdit etmiş onu. Tabi sonunda kavga etmişler. Mert o zamanlar 14-15 yaşlarında abim ise ondan üç yaş büyük yani Gökçe’yle yaşıt. Tabii abim dövmüş Mert’i. Ama Mert biliyorsun geri adım atacak birisi değil. Aralarındaki kavga devam etmiş. Dört beş defa dövüşmüşler. Sonunda ikisinde de oluşan kavga izleri ailelerin dikkatini çekmiş. Babamın bu tür konularda araştırma yapan tanıdıkları vardır. Öğrenmiş olanları…”

Merakla dinliyorum anlattıklarını ama kafam Mert sanırım Gökçe’ye çok düşkünmüş. Başka şeylerde var tabii cümlesine takılı kaldı. Dayanamadım, utanarak da olsa sordum

“ Bir dakika lafını böleceğim. Mert’le Gökçe arasında ne varmış acaba…”

“ Abimin anlattığı kadarıyla biliyorum ve tam olarak emin değilim. Üstü kapalı şeylerdi zaten. Ama şuna benzer bir şeylerdi söyledikleri, abim Mert’e dikkat etmem konusunda beni uyarırken. Mert’le aynı apartmanda oturuyormuş Gökçe’ler. Ama Gökçe daha küçükken annesi ölmüş. Yani Mert’in teyzesi. Babası bir daha evlenmemiş. Sık sık da yurt dışına çıkarmış. Mert’in annesi Gökçe’yi çok sevdiğinden, bakıcıların elimde büyümesin diye, o büyütmüş yeğenini. Yani Mert’le aynı evde büyümüşler. Tabii Gökçe üç yaş büyük Mert’ten ve kızlar da daha çabuk gelişiyorlar ve biraz da deli bir şey kız. Gökçe 15 - 16 yaşlarında filanken, anlarsın yani cinsel bazı oyun veya daha ileri şeyler yaşamışlar. Abim sadece sapıkça şeyler demişti. Ne kastetti bilmiyorum tam. Tabii Mert o zaman daha çocuk”

Aman allahım ben de böyle bir şeyler tahmin etmiştim zaten. Zavallı Mert belki de bu deliliklerinin altında Gökçe adisinin yaptıkları vardır. Kim bilir neler yaptırdı çocuk Mert’e.

“ Ama, sanırım Gökçe abimle tanıştıktan sonra, yani tam deli zamanları olan 17-18 yaşlarındayken, abimle cinsellik yaşamaya başlamış. Tabii 14 yaşındaki bir çocuktan daha çekici geliyor Gökçe’ye abim. Bu da Mert’i delirtiyor. Saldırgan ve sanırım kızlardan nefret eden bir tip oluyor. Geriye ne kalıyor. Kendinden ufak çocuklarla birlikte olmaya başlıyor bu sefer. Ama belki de zaten eğilimi bu yöndeydi bilemem tabi. Zaten babam olanları öğrendikten sonra abimi yurt dışına gönderdi. Mert için değil tabii Gökçe için. Çünkü kız bildiğin… Neyse o kısımlar bizi ilgilendirmez”

Anladım merak etme. Tam bir orospu tahmin ettiğim gibi. Yoksa hangi baba kız arkadaşından ayırmak için çocuğunu yurt dışına gönderir. Bir de ufacık çocuğa yaşattıklarına bak. Bencil, düşüncesiz adi karı… 

“ Sana son söyleyeceğim şey şu asıl bilmeni istediğim yani. Ben lise 2 deyken, Mert sondaydı. Ve okulda iyice fenomen olmuştu. Gerek güzelliği ve yakışıklılığı gerek gözü pekliği ile. Özellikle de pasif eğilimli eşcinseller ve bu işlere meraklı kızlar arasında. Ama hiç bir kızla çıktığını görmedim, epey kız arkadaşı olmasına rağmen. Onu bu hali ile bile kabulleniyordu sevenleri. Aynı senin gibi yani”

Aynı benim gibi. Bana laf sokmasa olmaz. Evet bu doğru işte. Onu o kadar çok seviyorum ki. Hele bu öğrendiklerimden sonra, zavallı Mert, aşkımsın benim, forever 🌀 .

“ Bizim sınıfta, benim de arkadaşım olan bir çocuk vardı. Mert bununla birlikte olmaya başlamış. Tabii bu arada bir çok çocukla birlikte oluyormuş. Sonra da ayrılmışlar. Bütün ilişkileri sanırım böyle, kullanıp terk etme üzerine kurulu. Çünkü seks odaklı bakıyor yaşama zannediyorum. Ben tabii sadece konuşulanları söylüyorum sana, ayrıntılı bir bilgim yok. Ama asıl önemlisi bizim sınıftaki çocuk Selim, benim de hoşlandığım bir çocuktu. Yani Mert’le zevklerimiz uyuşuyor. Sonuçta senden de hoşlandım biliyorsun”

Pis pis sırıttı burda sapık Dani. Ben senin zevkin filan olmak istemiyorum, hoşlanmanı da istemiyorum, geri zekalı.

“ Selim bir hafta kadar okula gelmeyince evlerine gittim. Ağzım laf yapar benim. Annesiyle anında kontak kurdum ve işin iç yüzünü öğrendim. Çocuk bu Mert denilen it ne yaptıysa artık, intihara kalkışmış. Okuldan aldılar sonra çocuğu ve başka okula verdiler. Mert’in kılı bile kıpırdamadı. İşte aşkın Mert’in iç yüzü bu. İnsanları ölüme bile gönderebilecek kadar bencil bir acımasız”

≈≈≈

Sen öyle görüyor olabilirsin veya bana öyle göstermek istiyor olabilirsin. Ama ben öyle düşünmüyorum.

“ Asıl suçlu Gökçe” dedim bağırarak.

“ Seni de büyülemiş bu Mert gerçekleri göremiyorsun. Sonun Selim ve diğerleri gibi olmasın da. Ama ben izin vermiyeceğim merak etme. Selim bunları yaşarken daha çocuktum. Bir şey yapamadım. Şimdi ise onun ağzına sıçarım yeter ki bana güven”

Sana güvenmek mi, asla. Ben her ne olursa olsun hala Mert’den başkasına güvenmem. Mert’le ilgili bu anlattıklarının asıl amacının beni ondan soğutmak olduğunu anlamıyacak kadar salak zannediyor beni. 

Zaten açıkça olmasa bile Mert bunları bana daha ilk tanıştığımız gün ima etmişti. Bir sürü çocukla birlikte olduğunu, benimle birlikteyken isterse yine başkalarıyla olabileceğini, hatta benim ise ancak o isterse başkasıyla olabileceğimi bile söylemişti… 

Neyse bu konuyu geçiyorum. O anda da bunu bilerek ve isteyerek anlamazlığa gelmiştim. Ayrıca hiç bir zaman da kendini allayıp pullamadı senin gibi. Neyse o hep, adı gibi oldu yani. Eğer Mert'in ayrılmamıza neden olan benden istediği şey, benim açımdan en hafif deyimi ile garipse bile, bunu saklamadı hiç…

Benim için bir erkek de en önemli şey budur. Beğenirsen seversin, beğenmezsen çeker gidersin, hepsi bu. Yani erkek dediğin kadın gibi makyaj yapmaz. Çirkinse çirkindir, güzelse güzel. Bunu saklamaya çalışmaz.

Eğer erkeklerden hoşlanıyorsan benim gibi, tercihini yaparsın ve sonuçlarına katlanırsın. Benim de yaptığım bu. Ama son düzlükteki virajı alamadım ne yazık, bana bile çok keskin geldi. 

Bunları Dani’ye söylesem çok kızardı sanırım. Onun için sadece düşünüyorum. Çoğunlukla yaptığım gibi. İnsanları kırmayı ve kızdırmayı sevmiyorum. Keşke insanlar da bana öyle yapsalar.

≈≈≈

“ Benim anlattıklarımdan pek etkilenmişe benzemiyorsun, kör etmiş seni” dedi.

“ Olabilir, unutma körler göremezler ama birçok şeyi bizlerden daha iyi hissederler”

Buna cevap bulamadı sanırım. Yine bana doğru yanaşıyor, deliricem.

“ Bak bebeğim ben sadece seni düşünüyorum…”

Bitirmesine izin vermedim. Bebeğim? Nasıl biri bu ya. Hemen kapıyı açtım çantamı da kaptım ve çıktım dışarı. Kapı açık dışardan ona cevap verdim,

“ Bana söz vermiştin Dani evdeyken, bir daha böyle yakınlaşmaya filan çalışmayacaktın. Ama anladığım kadarı ile içkilisin yine. Anlattıklarından elbette etkilendim. Teşekkür ederim buraya kadar yorulduğun için. Ama bundan sonrası benimle Mert arasında. Asla karışma lütfen”

“ Nasıl karışmam, sana da Selim’e olanlar mı olsun, buna izin vermemi bekleme”

“ Anlamıyor musun ya ben çocuk değilim. Selim o zaman çocukmuş etkilenmiş. Ben başımın çaresine bakarım, ne olursun, beni unut ve yoluna devam et. Amacın beni üzmekse o zaman bir şey diyemem tabii”

“ Ne üzmesi, seni seviyorum ve seni korumak istiyorum diyorum, neden anlamak istemiyorsun”

“ Anlıyorum Dani, hem de çok iyi. Ama ben de sana diyorum ki, ben Mert’e aşığım, dolayısıyla beni sevmeye hakkın yok, asıl sen beni anlasana lütfen”

Sustu. Yerden bir şişe aldı dikti kafasına. Deli bu gerçekten, arabada ancak kendisinin ve başkasının canını önemsemeyen cahiller içki içer.

“ Dani hatırlarsan senin evinde kaldığım gece, içkiliyim araba kullanamam, demiştin. Bu yaptığın ne şimdi. Zaten belli ki içkilisin, hala da içiyorsun. Arabayı bırak ne olur taksi çağıralım sana, yarın gelir alırsın”

“ Evet normalde içkili araba kullanmam, ama gör işte bana neler yaptığını, beni yok sayarak”

“ Ne olur böyle konuşma Dani, ben sana hiç bir şey yapmadım, daha tanıştığımız gün ölücek kadar birine aşık olduğumu söylemedim mi?”

“ Tamam tamam senin bir suçun yok. Suç Mert’te, Gökçe’de abime neler yapmıştı. Lânetli bir aile bunlar. Gidiyorum, ama gözüm hep üzerinde olucak, hiç boşuna dil dökme dinlemem bile”

Arabadan indi, yine öptü beni. Hiç bir fırsatı da kaçırmıyor. Tekrar arabaya binip, hızla uzaklaştı. İnşallah kaza filan yapmaz.

≈≈≈

Odama gittim. Bir duş aldım. Serseme döndüm çünkü, sabahtan beri yaşadıklarımdan. Dani, Mert ve Gökçe’ye lânetli, dedi. Gökçe’nin öyle olduğuna eminim. Ama Mert değil, ha belki ben de bir lânet vardır.

Normal bir insan, sabahtan beri yaşadıklarımı bir günde yaşamaz her halde. Yine döndük dolaştık, Mert’in söylediği o lafa geldik, biz normal insanlar değiliz. Az konuşuyor, bildiğim kadarıyla hiç okumuyor. Belki hayatında isteyerek hiç kitap okumamıştır. 

Ama öyle bir laf ediyor ki, insanın aklından çıkmıyor. Bilmiyorum belki de ona aşık olduğum için böyle düşünüyorum. Körüm ya… Oysa her şeyi görüyorum. Ama başka türlü görüyorum nesneleri, normal insanlar gibi değil.

≈≈≈

Cuma’ya kadar her gün sınavım var. O nedenle, Dani’nin anlattıklarına fazla kafayı takmamam ve deli gibi çalışmam gerekiyor. Ben bir gün sınavdan çıktıktan sonra kütüphanede çalışırken, Elifcan geldi yanıma. Beni nerede bulacağını biliyor tabi.

“ Merhaba, seninle biraz konuşabilir miyiz”

Ona hiç yüz vermediğim için bozuktu bana sanırım. Gerçekten de onunla konuşmaya çok ihtiyacım var. Bir kaç defa Emel de böyle gelmişti sohbet etmek için. Ama kabul etmedim. Çünkü şu an ki sınavlar Londra’ya gidip gidememem konusunda belirleyici. 

Oysa benim Emel veya hele Elif’le sohbet etmem demek, kafamın tamamen derslerden uzaklaşması ve Mert’le ilişkimin anaforuna kapılmam demek olur. Elifcan’la bir de Cihan bağlantısı var. Tamamen karmakarışık yani.

“ Elifcan bana kızdığını biliyorum. Ama Mert’ten ayrılmak çok zor geldi inan, zaten tahmin edersin. Bana cuma’ya kadar izin ver şu sınavlar bitsin. Seninim yemin ederim ondan sonra, olur mu?”

“Tamam Cuma çıkar çıkmaz sınavdan beni ara, sakın unutma mutlaka konuşmamız gerek”

≈≈≈

Sınavlara öyle bir odaklandım ki ara sıra Mert’i merak etme ve özleme krizlerim dışında süper verimli çalıştım. Hiç aramadı tabii Mert. Bana göre sınavların hepsi iyi geçti, bakalım sonuçlar açıklanınca anlayacağız. Son sınavdan çıkar çıkmaz öylesine hafiflemiş hissediyordum ki kendimi.

Allahım ya Mert’le birlikte olsaydık hemen onun yanına gitseydim şimdi, dudaklarına yumulsaydım, kokusunu ciğerlerime çekseydim. Çıldıracağım özlemden. Suratı bir an olsun gözümün önünden gitmiyor.

Birden hatırladım Elif’i. Hemen mesaj attım. Cafede buluştuk. Biraz zayıflamış gibiydi. Bana öyle bir sarıldı ki, şaşırdım. Bırakmıyor da… Ayrıldığımızda gözlerinden yaşlar boşandığını gördüm, tekrar sarıldı bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladı…

Bu ne şimdi…


≈≈≈

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler