Liseden Üniversiteye 9 ~ teslimiyet







Liseden Üniversiteye 9




~~~ teslimiyet ~~~ 



Masanın başında uyumak, bu da yeni adet. Isınmak için sıcak suya girdim hemen. Kendimi çıplak görünce, dün Mert'e attığım fotolarım aklıma geldi. Kendimden ve girdiğim aşağılayıcı durumdan utandım. 

Zaten niyetinin, neyse o, tam itaat, olduğunu bilseydim göndermezdim hiç fotoları. Göndermez miydim acaba. Hiç bir konuda emin olamıyorum. Sildim fotoları hemen cepten. O da kaydetmemiştir umarım.

Mert'in mesajına cevap yazamadım. Hayır da diyemiyorum evet de. O da bir şey yazmadı. Tam itaat, bu ne ya. Bundan neyi kastediyorsun diye bir cevap yazmak aklıma geldi ama tavrından anladığım kadarıyla, bu soruya cevap bile vermez. Çünkü, evet veya hayır de sakın yorum yapma tartışmam ben, yazmıştı açıkça.

Bir de, lisede bi oğlanım vardı ailesi kaçırdı benden yurt dışına gitti okumak için yenisi sen olabilirsin belki yani, yazmıştı. Niye sevgilin olmuyorum diye bağırmak geldi içimden. Ama boşa tabi, dinleyen yok ki, beni. Bir de , belki yani, demiş, bu ne gurur ve özgüven ya da ben ne kadar aşağıdayım da onlar hep yukardalar, veya onlara öyle hissettiriyorum.

≈≈≈

Kafamda, deli sorular ve kafam karmakarışık. Çıktım okuldan yine istikamet sahil, yürüyüş ve rahatlama. Bi simitçi vardı sahilde çay da yapan, oraya gittim. Çay karper ve simit. Ve deniz kokusu en önemlisi. Hava soğuktu, ama hayrettir ben üşümüyorum. Akşama kadar o simitle hiç acıkmadan yürüdüm.

Okula döndüm, Emel bizim yurdun altındaki cafede oturuyor. Sinirli bir şekilde yanına çağırdı beni. 

" Sabahtan beri seni arıyorum nerdesin?"

" Sahilde yürüyordum. Ne oldu ki?"

" Anladık da telefonunu neden açmıyorsun. Öldüm meraktan"

" Telefonu odada unutmuşum"

Aslında telefon çantamdaydı, her zamanki gibi sessizde, ama hiç bakmamıştım tele, çünkü Mert'le mesajlaşmamızı kafamdan silmek istiyordum, hiç olmazsa bir süreliğine. Annem de aramıştır mutlaka. 

Malum konuşmamızdan sonra, yani biricik, güzel oğlunun gerçekten de özel birisi olduğunu öğrendikten sonra, hemen her gün arar oldu. Bir erkeğin altında mı acaba diye kontrol ediyor sanırım. 

Burda ironik olan şu ki, çocukluğumdan beri annem benden bahsederken hep, özel biri olduğumu söylerdi. Bu özelin ne olduğunu öğrendi sonunda. Beklediğin gibi bir şey olmadığına üzgünüm annecim.

Emel, sonunda dayanamadı, Mert işi ne oldu, diye sordu. Beni bulamayınca onunla olduğumu zannetti sanırım ve meraktan çatlıyor. Tanıştık ama daha bir şey yok zamana bıraktım, dedim. 

Aramızda geçen mesajlaşmadan bahsetmedim. Aslında birine anlatmayı deli gibi istiyorum ama artık Emel'e güvenemiyorum. Şu veya bu nedenle bana ilgi duyması tedirgin ediyor. Açıkça konuşmanın doğru olacağını düşündüm.

" Emel seninle bir şey konuşmak istiyorum aslında. Ama geçen gün odanda aramızda geçenlerden sonra bütün hafta bana lâf soktun durdun herkesin içinde. Sana güvenemiyorum artık. Eski Emel'i özledim" 

" Sen sadece sana ilgi duymamdan rahatsız oluyorsun. Yoksa ben eski Emel'im değişen bir şey yok. Ara sıra oynaşsak pulların mı dökülür"

" Ya ne oynaşması, gayim ben bi kızla neden oynaşmak isteyeyim anlamıyor musun beni. Ben insanlarda acaba, şu çocuğu kullanayım hisleri mi uyandırıyorum sence. Seninle sadece arkadaş olmak istiyorum. Senden başka arkadaşım da yok biliyorsun zaten. Bunu bana yapma lütfen" 

Yine yalvarma moduma geçtim. Neyse ki Emel biraz da olsa geri adım attı.

" Ay canım benim kıyamam sana, tamam arkadaşımsın, ama çekici bir arkadaş, hep tetikte olucam ona göre, seninle sevişmenin harika olacağını düşündüm sadece, evlenelim demedim, bir kere versen ölürdün de mi"

Deyip sırıttı şırfıntı. Ben de dayanamadım artık ve Mert'in bana yazdığı mesajlardan bahsettim. Emel biraz düşündükten sonra, 

" Seni avutacak şekilde mi konuşmamı istersin yoksa acıtacak şekilde mi"

Düşündüm aslında Emel kendini bana anlatırken, oldukça açık görüşlü bir ailesi olduğu için şanslı biri olduğunu, bu sayede ufak yaşlardan itibaren bir sürü erkek arkadaşı olduğunu ve cinsel deneyiminin de yaşıtlarından epey fazla olduğunu söylemişti. En azından erkekleri benden daha iyi tanıyor. Bu nedenle onun düşüncesini öğrenmek istedim.

" Gerçekten ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum"

" Celâl'i ve Mert'i düşündüğüm zaman görüyorum sen yakışıklı değil de güzel erkeklerden hoşlanıyorsun. Mert'in sakalı bile yok ve suratı nerdeyse bir kız kadar güzel. Bu tip erkekler, genelde kendini beğenmiş, kaprisli ve bencil olur. Aşk da arama çünkü bunlar kendilerine aşıktırlar sadece. İlle bir erkek sevgilin olsun istiyorsan daha ortalama veya ne bileyim daha sıradan erkeklere yönelsen, o zaman onlar senin peşinde koşarlar, taş gibi çocuksun"

" Anlıyorum ama o tür erkekler bana hiç çekici gelmiyor"

" O zaman Mert'le de deneyeceksin. Sonuçlarına da katlanacaksın. Muhtemelen sana hiç istemediğin şeyler yaşatacak. Ama başka çaren de yok gibi gözüküyor. Ya da ablana geleceksin, bana yani, senin hem kadının hem erkeğin olucam"

Neyse ki, son cümleyi söylerken güldü Emel. Şaka olduğu sürece ilgisinden bir şikâyetim yok. 

...

Odama gittim, biraz düşünmeye ihtiyacım var. Telefonumda Emel'den dokuz annemden de iki tane cevapsız çağrı var. Annemi arayıp gazını aldım. Mert'ten tahmin ettiğim gibi ses seda yok. Bir an önce bir cevap yazmam gerekiyor. Yoksa sevgili sahibim sinirlenebilir. Evet veya hayır. Kafamda dönüp duran korkular. 

Sonunda titreyen ellerle telefonu aldım ve;

Can ▶︎ Mert

özür dilerim hemen cevap veremedim tamam söylediklerini kabul ediyorum

Yarım saat sonra cevap geldi. O yarım saat bana bir gün gibi geldi ama.

Mert ▶︎ Can

tekrar yazıyorum sana ben naz ve kapris çekemem aşk da arama kızlarla hiç takılmamamın nedenini anlamışsındır sanırım eğer hala ok ise ok yaz ben de sana adresi atıyım yarın pazar gelirsin sen bana ders anlatırsın ben de sana buna karşılık dersini veririm

Can ▶︎ Mert

tamam

≈≈≈

Yeni bir dönemeçe girdim, sert bir viraj olmasa bari. Heyecandan hala ellerim titriyor. Ben yine herşeyi kabul eden biri olmaya hazırlanıyordum. O gece zor geçti ama sonunda sabah oldu. Kalktım ve hazırlandım, her bakımdan yani. Gönderdiği adrese netten baktım okula çok uzak değil. Çıktım kaderime doğru gidiyorum içimde fırtınalarla ...

Öğlen 12 gibi gel demişti, dediği saatte zili çaldım. Mert açtı kapıyı. Elini uzattı elimi sıkarken ben de kafamı uzattım ona, yanaktan öpüşürken o enfes kokusu sarhoş etti beni. Harika görünüyor. Altında bir basket şortu üstünde de yakasız bir tişört. Sanırım şortun içinde çamaşır yok ve belli oluyor aleti. 

Bu inik haliyse eğer😊. Ölecem şimdi. Çok yakışmış giydikleri, gerçi çuval giyse buna yakışır ya. Yine o delice bakışlarıyla bakıyor. Benim merak ettiğim evde başka kimsenin olup olmadığı. Salona geçtik, oldukça güzel bir semtte, güzel bir ev. 

" Kabul etmene sevindim"

" Teşekkür ederim, ben de davet etmene sevindim. Evde iki kişi mi kalıyorsunuz"

Yalakalığım diz boyu ama elimde değil. Şimdilik herşey normal gibi. En azından elinde kırbaçla karşılamadı beni, evde de işkence aletleri yok😊.

" Evet Cihan ve ben. Liseden en samimi arkadaşım, bizim okuldan değil, tanımazsın yani. Şimdi ailesinin yanına gitti, gelmez bugün direk okuluna gider sabah, kahvaltı ettin mi?" 

" Etmedim ama aç değilim"

" Benim bi duş almam lazım, yeni kalktım. Gel sana mutfağı göstereyim, bana kahvaltı hazırlayabilir misin?"

Evet yavaş yavaş başlıyor her halde. Tamam der gibi başımı salladım ama bu işlerden de hiç anlamam ki. Ekmek bile doğru dürüst kesemeyen ben, beyimize kahvaltı hazırlıyacağım. 

" Kusura bakma ama ben pek anlamam mutfak işlerinden, hep annem yaptı yani"

" Sana bahsettiğim eski arkadaşım her işimi görürdü, bu tip şeyleri öğrensen iyi olur"

" Şu yurt dışına giden mi"

" Evet"

Neyse bu sefer oğlanım demedi. Ama sevgilim de demiyor. Arkadaşmış😊. İnsan arkadaşlarını ne zamandan beri beceriyor, demek geldi içimden ya başlamadan bitirmeyim diye sustum tabi.

" Ne yapmam gerektiğini anlatırsan elimden geleni yaparım"

Neler yapmam gerektiğini anlattı, işte yumurta haşlanacak, salam kesilecek, peynir zeytin çay filân. Neyse ki, insan gibi anlatıyor ve istiyor. Celâl'in o sinirli ve her şeye kızan tavırlarının tam tersine oldukça sakin ve ne istediğini bilen birine benziyor.

İnşallah isteyeceği şeyler kahvaltı filan tarzında zor da olsa yapabileceğim şeylerdir. Bi de inşallah öpüşmeden seks yapan aktiflerden değildir diye düşündüm. Çünkü dudaklar bal gibi duruyor. Çok iyi olmasa da masayı düzdüm. 

O kahvaltı ederken hem onu seyrettim hem de kendime yaptığım sütlü nescaféyi içtim. Bu sefer sadece şortla gelip oturdu. Göğsü ve zayıf hafif içe göçük karnı olağanüstü güzel. Bana döndü ve 

" Banyonun yanındaki oda benim git kendine rahat bir şeyler bul ve giy, bu ne kat kat giyinmişsin ev sıcak" 

Ben onun gibi giyinsem üşürüm. Hele banyodan çıktıktan sonra donarım. Aslında üstümdekiler iyi. Çok üşüyen biri olduğum için ev bana sıcak gelmiyor. Ama her dediğini yapacaz ya, gittim, hem de merak ediyorum odasını. 

Darmadağınık, yerdekilerden bi eşofman altı ve kollu bir tişört bulup giydim. Onun kokusu olan kullanılmışları seçtim. Oldukça hoşuma gitti onun daha önce giydiği şeyleri giymek. Ama benden uzun olduğu için üstüme büyük oldular tabi.

Mutfağa döndüm. Bana bakıp güldü. Komik geldi giydiklerim sanırım.

" Sana benim gibi rahat bir şeyler giy dedim, sen yine kutuplarda gibi giyinmişsin. Siz pasifler hep üşür müsünüz"

" Neden öyle dedin, eski arkadaşım dediğin çocuk da mı üşürdü"

" Evet tip olarak da sana benziyordu. Senin tipindekilerden hoşlanırım zaten"

Bu çok iyi allahım sağ olasın. Çıkıyor muyuz sevgili miyiz ya da onun deyimiyle oğlanı mıyım bilmiyorum ama aşık olduğum bir erkek benden hoşlandığını söylüyor. Rüya gibi ...

" Çok teşekkür ederim. Tipimi beğenmene çok sevindim. Ben de seni uzay güzel buluyorum. Peki öyleyse benden neden çıplak foto istedin merak ettim. Epey bir utandım da onun için soruyorum"

" Aletini görmek istedim. Küçük pipili pasifleri çekici buluyorum onu merak ettim. 14 yaşımdan beri okulda ve mahallede epey pasif oğlanla beraber oldum. Senin gibi aleti olanlarda zevk alabildiğimi anladım"

" Yani biriyle beraberken başkalarıyla da beraber oluyor musun sen?"

" İstersem olurum. Ama sen benle devamlı beraber olucaksan benim isteğim dışında kimseyle olamazsın" 

Benim isteğim dışında kimseyle olamazsın, ne demek istiyor acaba. Soramadım çünkü duyucağım cevaptan korkuyorum. Kahvaltıyı bitirdi, ne var ne yoksa temizledi, iki yumurta, bir kalıba yakın peynir, ve bir ekmek, salam filân onları saymıyorum. Yüzerken o kadar gücü nerden bulduğu belli oluyor.

" Sen buraları topla, bulaşıkları makinaya koy. Salona gel biraz ders çalışalım"

dedi ve gitti. Anlaşılan tüm işleri bana yaptırıcak. Allahım eve hizmetçi arıyormuş meğersem. Şimdilik ev işleri ve özel öğretmeni rollerim belirlendi.

Salona geçtim çantamı da alıp. Başladık çalışmaya. Bir saate yakın anlattım. Ben de o da yorulmuştu. Yeni bir şey anlatmaya başlayacaktım ki, ellerini kaldırdı ve ,

" Yeter"

" Tamam ben de yoruldum. Dinlenelim biraz, istersen sonra…”

Devam ederiz, diyecektim. Ama sözümü bitiremedim.

" Bu günlük yeter, gel bakalım şimdi sıra bende, biraz da ben seni çalıştırayım"

" Ta- tamam" 

dedim ve ellerim titremeye başladı. Dünden veya belki bir aydan beri beklediğim an geldi.

" Burda başla hadi"

dedi ve şortunu çıkardı. Şorttan belli olan kabarıklık inik haliymiş. Eliyle işaret etti ve diz çöktüm önünde, o sandalyede oturuyordu. Önce elime aldım, dışı yumuşacık ama içi sert. Bu haliyle bile birini becermeye hazır gibi sanki. Böyle bir aletim olsun çok isterdim. Ama onunkiyle yetinmek zorundayım sanırım. 

Bundan da hiç şikayetim yok merak etmeyin. Elimle biraz oynayınca kan dolmaya başladı hemen ağzıma aldım, ağzımın içinde büyümesini hissetmek istiyorum. Dibine kadar alıp, dilimle başıyla oynamaya başladığımda, aniden şişti. 

Ağzımın içine sığmıyor artık. Çıkartıp baktım mükemmel alete. Teninin tadı harika. Bu çocuğun teni bir şeyler mi salgılıyor ne? Aslında önce göbeği ve göğüsleriyle başlamak isterdim ama işaret her zaman olduğu gibi aktifler için esas önemli noktayaydı burdan başladık.

Bu çocuğun teni bir şeyler mi salgılıyordu ne? Aslında önce göbeği ve göğüsleriyle başlamak isterdim ama işaret her zaman olduğu gibi aktifler için esas önemli noktayaydı burdan başladık. Herhalde yirmi santim filan vardı. 


Ve elimle tümünü kavrayamıyorum bile. Böyle bir şey olacağını, onu ilk havuzda gördüğümde tahmin etmiştim. Ama bu kadar estetik, kendi kalınlığından biraz daha ufak bir başı ve sünnet derisinin hafif başına doğru uzanmış hali, sanat eseri gibi adeta (iyice saçmalamaya başladım biliyorum ama ben kendimde değilim inanın).

Hadi yatağa geçelim, deyince, hemen fırladım ayağa, beni becermesi için sabırsızlanıyorum. Ve dudaklalarından öpebilmek için en çok. Ama şaşkınca da ona belli etmemeye çalışıyorum hevesli halimi.

Utanıyordum çünkü. Adeta büyülenmiş gibiyim ve ne derse yapmaya hazırım. Psikolojik olarak tamamen onun kontrolündeyim. Ama korkudan da geberiyorum. Çok kalın çünkü.

≈≈≈

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Liseden Üniversiteye 2 ~ ilk

Sarı Şey 3 ~ bunun intikamını alacam ama

Sarı Şey 17 ~ sorun değil iyi eğlenceler